11 Mart 2010 Perşembe

Orada Neler Oluyor - 9. En Canli ve Bomba Yazim Geliyor...Okumayan Pişman Oluyor !!!

Su ana kadar yazdigim en bomba yaziya hazir olun arkadaslar, cunku bu yazida Orada Neler Oldugunu size canli canli aktaracagim. Sizlerin onerileri dogrultusunda resim, link, film ekleme falan derken her gecen gun citayi biraz daha yukselterek sizin icin hicbir fedakarliktan kacinmayip yazilarimi cesitli surprizlerle renklendirmeye calisiyorum. Bugunku yazim gercekten cok renkli ve surprizli olacak. Zira soylemesi ayiptir bir film galasina davetliydim dun aksam, gormedigim unlu kalmadi denebilir. Bir de bunlarin icinde cok begendigim kisiler de olunca pek super oldu. Nerden baslasam nasil anlatsam bilemiyorum? Isterseniz oncelikle filmden ve basrol oyuncularindan baslayayim; filmimizin ismi bu forumda daha once de yazdigim: Yuregine Sor, basrollerde de Tuba Buyukustun, Kenan Ece ve Hakan Eratik (Yesim Salkim'in kocasi) var.

Bu 3 kisi disinda galada baska kimler yoktu ki; Tuba'nin sevgilisi Sami Saydan (bu guzelim kiz cok daha yakisikli bir adami hakediyor ama gonul bu iste, Tuba begendigine gore vardir herhalde bir hikmeti. Aslinda ben Sami’yi Antakya’da gormustum, kibar,yardimsever ve iyi bir insan izlenimi birakmisti bende), Gonulcelen'deki rol arkadaslari Cansel Elcin, Gunay Karacaoglu (Hasret'in ablasi Gulnaz-gercegi de dizideki karakter gibi acayip seker),Onur Saylak (dizideki Levent) ve unlu yapimci Tomris Giritlioglu. Ayrica Nefise Karatay (bu kiz da cok guzel-CNN Turk'de Afis diye bir programi sunuyor, onun icin cekim yapiyorlardi), Ayla Algan, Guneri Civaoglu (TV'den daha cirkin-kesin film ekibini ya bu pazar ya da haftaya Seffaf Odaya cikarir, tam bir Tuba fanatigi!!), Salih Kalyon (Ezel dizisindeki Eysan'in babasi), Ask-i Memnu'daki hala (Adnan'in ablasi), Acelya Elmas (Naz Elmas'in ablasi, bu arada pazartesi aksami da Naz Elmas'la yan yana masalarda yemek yemistik) ve isimlerini bilmedigim ama yuzleri cesitli dizilerden cok tanidik olan onlarca sanatci. Hepsinden tabii ki bahsetmeyecegim, ama Tuba, Kenan ve Cansel uclusunden bahsetmeden olmaz degil mi?

- Gecenin basrolleri Tuba ve Kenan siyahlara burunmuslerdi. Tuba uzun, dekoltesi olmayan ama bayagi derin bir yirtmaci olan sade siyah bir elbise giymisti. Ben bu kizi gecen sene Antakya'da da gormus hatta konusmustum, o zaman da cok begenmistim ama galadaki hali bir baskaydi, inanilmaz guzeldi. Sac sekli, yuzu gozu, boyu posu, fizigi ile falan dort dortluktu. Kizil sac bence gercekten cok yakismis. Cok asil, zarif, kibar ve TV'de falan gorundugunden cok kadar guleryuzluydu. Tuba'nin galadan birkac videosunu asagidan izleyebilirsiniz.




- Kenan'i bosuna kesfetmemisim arkadaslar. Yakisikli olmasinin otesinde cok sempatik, karizmatik, beyefendi, gayet duzgun konusan, acayip guleryuzlu, cok seker bir arkadas kendileri. Bence gercekten galadaki en yakisikli bey Kenan'di. Birkez daha soyluyorum, bu cocugun yolu cok acik, farkli bir havasi var.

- Cansel'e gelince o da cok hos ve sevimli birisi, gercegi dizidekinden daha yakisikli. Ayrica cok kibar, mutevazi ve cekingen. Galada yabanci kadinlar da vardi, buna gelip ingilizce 'sizin hayraniniziz, bir resim cekilebilir miyiz' falan dediklerindeki mahcup tavirlarini gormeniz lazimdi, cok sempatikti. Tuba ile de cok iyi arkadaslar, tavirlarindan, birbirlerini gorunce sarilmalarindan falan belliydi.

Galada beni sasirtan ayrintilara gelince;

- Hakan Eratik gercekte TV'dekinden cok daha basarili ve karizmatikmis. Yesim Salkim da boyu kadar kizi olmasina ragmen (ki kizi da yanindaydi) gayet hos bir kadinmis.

- Gonulcelen'in butun ekibi galaya gelip Tuba'yi yalniz birakmazken Samanyolu dizisinden kimsenin (Ozcan Deniz, Vildan Atasever ve digerlerinin) gelmemesi ise enteresandi. Bu dizinin oyunculari arasinda bir sorun var sanirim, zaten daha once Ozcan'la Vildan'in gerilimli olduklarini yazmistim ama Kenan'la ne alip veremedikleri var anlayamadim.

- Asi dizisinden de kimse yoktu. Aslinda kimseler beni pek ilgilendirmiyor da Demir (Murat Yildirim) gelseydi tam super olacakti benim icin. Bu cocugu gormek de bir turlu kismet olmadi. Antakya'ya gittigimizde de onun disindaki diger butun oyunculari gormustuk, ardindan birkac hafta sonra Adana'dan donerken benim binecegim ucaktan inmis ama havaalaninda 5 dak ile kacirdim, kuzenim gormus falan. Neyse birgun bir yerde denk geliriz nasil olsa.

Filmle ilgili yorumlarima gelince; su ana kadar izledigim en mukemmel film degil, ama oldukca basarili. Ozellikle goruntu yonetmeni olaganustu bir is cikarmis, nefis manzaralarla bezeli, sislerin ardinda, masalsi bir filmdi, insanin hemen Karadeniz yaylalarina gidesi geliyor. Ayrica filmde kullanilan yoresel kiyafetler, muzik, horon, folklor vb. ile Karadeniz kulturu gayet guzel tanitiliyordu. Oyunculara gelince; bence hem Kenan hem de Tuba gerek oyunculuk gerekse sive konusunda son derece iyiydiler, sanki kirk yillik Karadeniz koyluleri gibi gayet dogal ve abartisiz oynamislar. Tuba, cingene aksanina gore laz sivesini cok daha iyi kivirmis. Kenan da son 8-10 yilini ABD ve Irlanda’da gecirmesine ragmen bence aksan konusunda cok basariliydi. Sanirim bunda yonetmenin o yoreden olmasinin da buyuk payi var.

Gala gecesiyle ilgili tek endisem insallah magazin programlarinda falan boy gostermemisimdir. Zira onum arkam sagim solum her tarafimda kameralar ve fotograf makinalari kayniyordu, kafami nereye cevirecegimi sasirdim vallahi. Eger paparazzi programlari falan seyrederken gala gecesinden goruntulere denk gelirseniz ve surekli kafasi asagiya egik ya da kameralari gordugu anda kafasini hizla saga sola savuran, tuhaf hareketler yapan bir sahsiyet gorurseniz o kisinin ben olma ihtimali cok yuksek:) Bayagi dikkat etmis olmama ragmen kendim fotograf veya kamera cekerken sobelenmemisimdir insallah. Ben ne kadar dikkat etmeye calistiysam sanssizliklar yakami bir turlu birakmadi. Kameralardan kacmak icin filmi, oyuncularin olmadigi salonlardan birinde izlemeyi planladim. Film ekibi 7 nolu salona yonelince ben bu salonun tam ters kosesindeki 9 nolu salona girdim ve 3. siraya oturdum, aradan 5 dakika gecmeden filmin butun oyunculari, yonetmen, yapimci ne kadar adam varsa peslerinden koca bir kamera ordusuyla bizim salona girip ilk 2 siraya yerlesmezler mi (yani tam benim onume). O anda koltuga nasil gomuldugumu ve yuzumu kapatmak icin ne sekilere girdigimi size anlatamam, tam colde kutup ayisi durumu yani. Kameralarin sayisina bakilacak olursa muhtemelen bu haftasonu her kanaldaki magazin programinda ve gazetelerde galayi bolca haber yapacaklar gibi duruyor. Artik hayirlisi diyorum, ak koyun kara koyun yakinda belli olur.

Geceyle ilgili elimde daha bircok resim ve video var ama hepsini yukleyemedim. Guney Afrika’da safari sirasinda, bizim ezik kameralarimizla cektigimiz fotograflarin basarisizligi karsisinda yanimizdaki vatandaslarin 100 metre oteyi bile super net ceken fotograf makinalarina bakip yasadigimiz kiskancligi dun aksam aynen tekrar yasadim. Keske cok daha iyi goruntu alabilecegim bir makinam olsaydi da bu resimler cok daha net ciksaydi diye. Bu konuya da en kisa zamanda el atacagim.

Pek ses vermeyen arkadaslar, artik bu yazima da yorum yazmazsaniz diyecek hicbir soz bulamam. Zira bunun otesi Kodak Theatre’da Oscar Gecesini canlı izleyip kaleme almak olur herhalde. Sevgilerimle,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder