9 Haziran 2012 Cumartesi

Madonna Konseri İstanbul'u Sallıyor...

6 aylık bir aradan sonra tekrar merhabalar dostlar. En son yazımı Ocak ayında yeni dizi sezonunun başında yazmıştım ve o yazıda "inşallah 2012 yılında daha sık yazmaya fırsatım olur" diye temenni etmiştim. Ama kader ağlarını öyle bir ördü ve iş hayatımda o kadar korkunç yoğun bir dönem geçirdim ki bu yazımı ancak dizi sezonu biterken yazabiliyorum:( Umarım bir daha yazılarıma bu kadar uzun süre ara vermek zorunda kalmam. Neyse sahnelere tekrar dönmek için Madonna konserini bekliyormuşum demek ki. Bu yazımda size biraz bu konserden bahsedeyim, bundan sonraki ilk yazımda da dizi dünyasından notlar aktarırım.
Aslında Madonna'ya çok bayıldığım söylenemez.Ergenliğimde falan dinlerdim ama son yıllarda çıkardığı şarkıları hiç bilmem.O nedenle aylar önce biletleri satışa çıktığında arkadaşlarım heyecan içinde bilet almaya çalışırlarken ben konuyla hiç ilgilenmedim ve "aman ne işim var Madonna'nın konserinde" dedim doğrusu! Konserden bir gün önce Tubiş beni arayıp elinde fazla bilet olduğunu söylediğinde "o akşam yapacak daha iyi bir işim yok, gideyim bari" oldum. Bu hayatta hiç bir zaman büyük konuşmayacaksın arkadaş; Madonna konserine gitmem dedim gittim, metroya binmem dedim bindim, Galatasaray'ın stadı Türk Telekom Arena'ya girmem dedim girdim!! Yani anlayacağınız söylediğim bütün lafları o akşam yedim. Aman iyiki de yemişim ve konsere gitmişim, kesinlikle her yaptığıma değdi, her anı ayrı bir deneyimdi. Stada önce taksiyle gitmeye niyetlendik ama trafik beklediğimizden erken tıkanınca yarı yoldan dönüp metro istasyonuna yöneldik. Dünyanın birçok ülkesinde metroya binmiş olmama rağmen her nedense İstanbul'da hiç metro kullanma alışkanlığım yok açıkçası. O güne kadar sadece 1 kez binmiştim, o da yaklaşık 4 yıl önceydi. Konser günü de 2. deneyimimi yaşadım. Metroya binen popülasyon her zaman böyle midir bilemem ama o gün entel-dantel vatandaşlardan, yüzü botokslu ve estetikli kokoşlara kadar bayağı farklı tipte bir insan topluluğu konsere gitmek üzere metroyu kullanıyordu!! Tabii ki aralarında ünlüler de vardı; mesela o kalabalıkta itiş kakış durumda metroya kendimizi atmaya çalışırken hoş arkadaş Kaan Urgancıoğlu ile omuz omuzaydık:)) Sonra stada geldik, ortalık panayır yeri gibiydi, içeriye girmek üzere sırada beklerken bir diğer yakışıklı Engin Altan Düzyatan yanımızdan geçti. Yüzümüzde bir tebessümle sonunda stada girip saha içinde yerimizi aldık.
Yalnız ayakta konser izlemeyeli bayağı zaman olmuş, bunun bizim bünyelere uygun olmadığını bir kez daha anladık. Madonna ablamın sahneye 45 dakika geç çıkmasıyla birlikte saat 19:30 gibi vardığımız stadda konsere kadar yaklaşık 3 saat, konser sırasında da 2 saat olmak üzere toplamda 5 saat falan ayaktaydık. Zavallı ayacıklarım sızlamaktan bir hal oldu, itiraf ediyorum aralarda birbirimizin sırtına masaj yaptığımız da oldu:) 5 saat boyunca ayakta durmaktan, dönüş yolunda metroda sıkış tepiş olmaktan, eve ancak gece 2'de varmaktan, yorgun düşüp uyuyakalmaktan şikayetçi olsam da böyle bir konseri izleyen şanslılardan olmaktan da bir o kadar keyif aldım. 
Madonna'nın sahne şovu ve performansı tek kelimeyle müthişti. Olağanüstü bir görsel şölen izledik doğrusu. Her şarkıda sahnenin dekoru, ekran görüntüsü ve kostümler değişiyordu, dansçılar da çok başarılıydı. Havada bando mızıka takımının uçmasından Madonna'nın sütyenini sıyırıp göğsünü açmasına kadar konserde ne ararsan vardı, sadece bütün gece beklediğim "La Isla Bonita" şarkısı yoktu, Madonna ablam bunu da söyleseydi iyiydi:) Konser sırasında çektiğim birkaç tane kısa videoyu sizlerle de paylaşayım, belki böylece ne demek istediğimi daha iyi anlatabilirim.



Bu şahane konserden çıkarken Cem Yılmaz ve hamile eşi Ahu Yağtu elele yanımızdan geçtiler. Konserde ayrıca Ünal Silver, Zafer Algöz, Büşra Pekin ve Murat Eken gibi bir çok ünlü sanatçıyı da gördük. Yani her anlamda gittiğimize değdi anlayacağınız:) 
Bundan sonraki yazımda dizi dünyasından haberlerle buluşuncaya kadar şimdilik hoşçakalın...