26 Kasım 2011 Cumartesi

Dedemin İnsanları Filminin Galası Ünlüler Geçidini Aratmıyor..

Son yazımda belirttiğim gibi aslında bu ayki ilk yazımı Ayın Mekanı'na ayırmıştım ve hatta yazıyı yazmaya da başlamıştım ama daha yazıyı bitiremeden araya giren galalar nedeniyle gezi yazımı biraz erteleyip bu yazıda size 'Dedemin İnsanları' filminden ve gala gecesi gözlemlerimden bahsetmek istiyorum. Ama merak etmeyin, Mauritius'u anlatacağım 'Ayın Mekanı' yazımı da ilk fırsatta yayınlamaya çalışacağım.

Şimdi gelelim gala gecesi yaşananlara;
Çarşamba akşamı Lütfi Kırdar Kongre Merkezinde yapılan Çağan Irmak'ın son filmi Dedemin İnsanları'nın galasına İrte,Ayşegül,Nilü ve Ebru ile birlikte gittik. Çağan Irmak'ın, mübadele yıllarında Girit’ten Türkiye’ye göçe zorlanan dedesinin hikayesini anlattığı bu filmde dede-torun diyaloglarıyla 3 kuşağın yaşamından kesitleri izledik. Topraklarından zorla koparılan insanların ötekileştirildiği, buradan gidenlere ‘Türk tohumu’, oradan gelenlere ‘Yunan gavuru’ denildiği bir ortamda kendilerini her iki yakaya da tam ait hissedemeyen insanların öyküsünü ve ihtilal sürecinin etkilerini gayet başarılı şekilde aktaran filmde Çetin Tekindor,Yiğit Özşener,Gökçe Bahadır,Hümeyra,Sacide Taşaner,Mert Fırat,Ezgi Mola,Zafer Algöz ve Ünal Silver gibi oyuncuların yanısıra Durukan Çelikkaya gibi çocuk oyuncular da vardı.
Başta Çetin Tekindor olmak üzere böyle güçlü bir oyuncu kadrosunun zaten harika bir iş çıkarması benim açımdan hiç şaşırtıcı olmadı ama asıl sürpriz çocuk oyuncuların performansıydı doğrusu; Ozan ve Tahsin rolündeki ufaklıklar tek kelimeyle şahaneydiler. O kadar doğal ve profesyonelce oynamışlar ki bravo vallahi. Zaten Çağan Irmak bütün gece boyunca her iki çocuk yıldızı da yanından hiç ayırmadı, filmin başında yaptığı kısa konuşmada ve kameralara verdiği tüm röportajlarda küçükler kollarının altındaydı. Filmden sonra salondan çıkarken yanımdan geçen 'torun Ozan' rolündeki Durukan'ın elini ve yanaklarını sıkıp tebrik ettim, 'aferin,harikaydın,hatta en güzel sen oynamışsın' falan dedim, çocuk utangaç bir tavırla gülümseyip yere baktı, papyonu ve takım elbisesiyle nasıl şeker bir şeydi görmeniz lazımdı:)

Dedemin İnsanları son derece güzel, naif ve keyifli bir film; ağlatırken güldüren,aynı zamanda düşündüren cinsten. Ege insanının sıcaklığını ve şivesini bütün oyuncular çok başarılı şekilde yansıtmışlar. Kullanılan bazı deyimler oldukça komik(özellikle 'metafor'un anlamı ile ilgili kurulan cümlelere bayıldım),küfürler bile kulağımıza sempatik geldi. Bu film Çağan Irmak'ın benim için fenomen olan 'Babam ve Oğlum' filmi kadar ağlatmıyor kesinlikle. İzlediğim Türk filmleri içinde en çok etkisinde kaldığım Babam ve Oğlum'u seyrederken ağlamaktan gözlerim şişmişti ve film bittikten sonra uzun bir süre kendime gelememiştim. Bu film ise başta güldürüyor, sonlara doğru ağlatıyor. Bir Çağan Irmak klasiği olarak gerek konusu, gerekse çekim kalitesi ve oyunculukları ile yine çok etkileyici ve kesinlikle izlenmesi gereken bir film. Fragmanı aşağıdaki linkte..
http://www.youtube.com/watch?v=Q9Gc4F0S1og

Filme dair yorumlarımdan sonra biraz da geceden notları aktarayım;
Film gösteriminden önce bir kokteyl vardı. Kapıdan girerken ilk olarak Ali Sunal'ı, hemen ardından Mert Fırat'ı gördük (Mert Fırat koyu renk takım elbisesinin içinde mor gömleği ve siyah kravatı ile pek şıktı). Kokteyl alanında ilerlerken bir anda kameraların çekim yaptığı Cansel Elçin'e rastladık. Galada Cansel'i görmek benim için hoş bir sürpriz oldu (Tuba Büyüküstün'ün 'Yüreğine Sor' filminin galasında da görmüştüm onu). Yalnız bu kez sakallı haliyle çıktı karşıma, yine gayet sempatik ve yakışıklıydı ama sanırım ben Cansel'in Gönülçelen'deki sakalsız Murat Hoca tarzını daha çok beğeniyorum. Bu arada merak edenler için Cansel boylu poslu ve ince yapılı, ayrıca o gece galaya yalnız gelmişti, yanında kız arkadaşı yoktu.

Kokteyl alanında filmin oyuncularının çoğunu gördük, sadece Çetin Tekindor'a rastlayamadık. Sanırım Çetin Tekindor galaya gelmemişti, zira ne filmden önceki kokteylde ne de filmin gösterildiği salonda kendisini göremedik. Başrol oyuncusu olarak galaya gelmemesi garip bir durum, sebebini merak ettim açıkçası? Filmin oyuncuları dışında birçok dizi oyuncusu da galadaydı. Bu filmin yapımcılarından biri Ay Yapım olduğu için onun dizilerinin (Fatmagül'ün Suçu Ne?,Kuzey ve Güney,Ezel) oyuncularının davetli olabileceğini öngörüyordum. Nitekim beklediğim gibi Beren Saat ve kankası Belçim Bilgin Erdoğan da galaya geldiler. Filmin başlamasına çok az bir zaman kala salona giren Beren ve Belçim etraftakilere gülücükler saçarak ve gördükleri sanatçı arkadaşlarıyla kucaklaşarak yerlerine doğru ilerlediler. Beren siyahlar içinde yine çok güzel ve şekerdi, Belçim de öyle.
Film biter bitmez bütün kameralar bu ikilinin oturduğu yere hücum etti, ama röportaj vermeye pek hevesli gibi değillerdi. Salondan çıkarlarken hemen arkalarındaydım, sağdan soldan sürekli çekim yapılıyordu, inşallah onlarla birlikte magazin programlarında ben de boy göstermem :)) Beren'in çok yakınındayken farkettim ki aslında oldukça zayıf ve çıtı pıtı bir tip, öyle pek boylu poslu değil, cildi de biraz pütürlü gibiydi ama yüzü çok hoştu ve özellikle gülen gözleri çok güzeldi.
Bana twitter'dan gelen mesajlarda sorulan bir soruya yanıt olarak Beren-Belçim-Cansel üçlüsü galaya birlikte gelmediler (Cansel onlardan çok daha erken gelmişti),sadece üçü bir ara ayak üstü sohbet ettiler. Beren'in son günlerdeki bir diğer yakın arkadaşı Esra Dermancıoğlu (Fatmagül'deki Mukaddes yenge) de Beren ve Belçim'in hemen ardından salona girdi,ekranda göründüğünden daha zayıf ve güleryüzlü olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca dizinin Meltem'i Seda Güven'i çok zarif ve güzel buldum. Rıza Kocaoğlu(Kuzey ve Güney'deki pazarcı Ali), Barış Falay(Ezel'deki Kerpeten Ali), Arzu Gamze Kılınç(Gönülçelen'de Hasret'in annesi, Bir Çocuk Sevdim'de Mine'nin teyzesi rolünde oynayan Arzu hanım oynadığı rollerin aksine çok gençmiş, ayrıca bayağı ufak tefekmiş) ve daha birçok yardımcı oyuncu oradaydı. Bade İşçil(Kuzey ve Güney'deki Banu) da galadaymış ama maalesef Bade'yi ben göremedim, arkadaşlarım görmüş ve çok hoş olduğunu söylediler. Bütün bu oyuncuların yanısıra bizim gözlerimiz Kıvanç Tatlıtuğ'u aradı tabii ki ama ne yazık ki gelmedi. Onun yerine Kıvanç'ın gerçek hayattaki abisi galadaydı. Ayrıca Ay Yapım'ın patronu Kerem Çatay da gelmişti.Bu arada Kerem bey de gayet uzun boylu ve karizmatikmiş, gri bir takım elbisenin içinde bir hayli havalı duruyordu.Filmin oyuncularından Gökçe Bahadır tek omzunu açıkta bırakan kırmızı elbisesi ile çok uzaklardan bile dikkat çekiyordu.

Dizi oyuncuları dışında Metin Uca, Emel Sayın, Oylum Talu(ve erkek arkadaşı) da galada gözümüze çarpan ünlüler arasındaydı.Geçmiş yıllardan hem Emel Sayın hem de Metin Uca ile tanışıklığım ve çok hoş anılarım var, onları görünce aklıma geldi, sizlerle de paylaşayım; 2 sene önce bir şirket aktivitemize katılan Metin Uca ile bir hayli sohbet etmiş ve akşam grupça yemek yiyip birlikte Fenerbahçe maçı izlemiştik. Çok hoşsohbet ve tatlı bir insan. Aynı şekilde yıllar önce bir toplantımızda sahne alan Emel Sayın'ın şarkı söylerken ayakkabısının topuğu kırılınca benim olduğum masaya gelip yanıma oturmuştu ve yardımcısı diğer ayakkabısını getirene kadar elime bir peçete tutuşturup makyajının akan kısımları varsa silmemi rica etmişti.Aramızdaki bu ilk sıcak diyalogdan 10-15 dak.sonra beni sahneye çıkarıp şarkıyı birlikte okumamızı önerdi(ne alakaysa??),ama o gün sesim çok kısık olduğu için şarkıya eşlik edemeyeceğimi belirttim (yoksa şahane okurdum yani!!), şansıma tam o esnada sahneye peçeteyle bir not iletildi,arkadaşlardan biri Emel hanım için bir şiir yazmış,"madem şarkı söyleyemeyeceksin bari bu şiiri oku" dedi.
Biz sahnede elele tutuşmuş vaziyette ben peçetedeki şiiri okudum (o gece şansım peçetelerden yana bir hayli açıktı anlayacağınız).Gecenin sonunda millet benden imza istiyordu.Hikaye burada bitti zannediyorsanız yanılıyorsunuz, zira ertesi sabah İstanbul'a dönmek üzere uçağa bindiğimde Emel hanım ilk sırada oturuyordu ve beni görür görmez çok şeker bir tavırla hemen yanına oturttu, elimi ellerinin arasına aldı ve biz o şekilde bayağı bir sohbet ettik. Doktor olduğumu duyunca daha da ilgisini çekti ve "ay bilseydim sana dün akşam daha çok ilgi gösterirdim" falan dedi, ben de "yok canım,çok teşekkürler,zaten yeterince ilgilendiniz!!" diye cevap verdim. İşin komiği biz bu şekilde elele, güle oynaya sohbet ederken uçağa binen arkadaşlarımın bu sahne karşısında gözleri büyümüş vaziyette yanımızdan geçmeleriydi. Zira uçağın yarısından fazlası bizim şirkettendi ve o gün sanırım arkadaşlarımın çoğu beni Emel Sayın'ın yakın bir akrabası falan zannettiler. Emel hanım gerçekten çok zarif, sıcakkanlı ve güleryüzlü bir insan. Galada da siyah elbisesinin içinde her zamanki zerafetiyle sürekli çevresine gülümsüyordu.

Bu galanın bir diğer özelliği gelirinin Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’na bağışlanmış olmasıydı.Filmin gala geliriyle bin çocuğun bir yıllık eğitimine destek verilecek. Bu duyarlı davranışlarından dolayı galaya sponsor olan herkese ve özellikle sevgili Ebru Özdemir'e çok teşekkürler ve tebrikler..

Oldukça keyifli geçen bir akşamın ardından arabamı almak üzere otoparkta ödeme yaparken karşılaştığım Mert Fırat'a da tebriklerimi iletip geceyi noktaladım. Bu yazıma da burada nokta koyarken dün akşam katıldığım 'Keşanlı Ali Destanı' oyununun açılış gecesiyle ilgili yazımı da birkaç gün içinde yayınlayacağımı duyurarak sizlere şimdilik veda edeyim...