5 Mayıs 2011 Perşembe

Asi Dizisi Dünyaya Damgasını Vurup Monte Carlo TV Festivalinde Aday Oluyor...

Yine uzun bir aranın ardından merhabalar arkadaşlar. Bloglar tekrar açılmaya başladı, benim de yeniden yazma hevesim geldi. Görüşmediğimiz son 1,5 ayda orada neler olduğundan bahsedeyim biraz;
Yazıma bomba bir haberle başlayayım. Tuba Büyüküstün ve Murat Yıldırım’ın başrol oynadığı ve benim gelmiş geçmiş en efsane dizim olan "Asi"  2010 yılında dünya çapında en çok izlenen dizilerin ödüllendirileceği Uluslararası Monte Carlo Televizyon Festivali’nde "6. Uluslararası TV İzleyici Ödülleri"ne aday olarak seçilmiş. Eurodata TV Worldwide verileri baz alınarak, Amerika'dan Avustralya'ya kadar bütün kıtalardaki 67 ülkede 3 milyar televizyon izleyicisinin seyrettiği en iyi performans gösterip en yüksek izlenme oranlarına sahip diziler arasından seçilen adaylara baktığımda bu kadar popüler Amerikan dizisi arasında bizim bir dizimizin de listeye girmiş olmasından acayip gurur duydum ne yalan söyleyeyim. 10 Haziran’da Monaco’da yapılacak olan ödül töreninde 3 ayrı kategoride yarışacak olan dizi adaylarına gelince; en iyi drama dizisi dalında 1.CSI: Las Vegas (ABD), 2.CSI: Miami (ABD), 3.House (ABD), en iyi komedi dizisi dalında 1.Desperate Housewives (ABD), 2.The Big Bang Theory (ABD), 3.Two and a Half Men (ABD), en iyi pembe dizi dalında 1.The Bold and the Beautiful (ABD), 2.Asi (Türkiye) 3.El Clon (ABD/Brezilya/Kolombiya ortak yapımı). Bugüne kadarki en favori dizim olduğunu daha önceki yazılarımda birçok kez dile getirdiğim gibi Asi'nin bu şekilde taçlandırılmasından büyük bir mutluluk duydum vallahi (ben bu dizi işlerinden gerçekten anlıyorum galiba!!). Bu haberi okuduğumda 2 yıl önceki bir anım geldi aklıma; Miami'de yaşayan erkek kardeşimin çalıştığı şirketin sahibinin annesi (kadın Suriye asıllı ama 40 yıldır ABD'de yaşıyor) tam bir Asi fanatiğiymiş, diziyi uydudan izleyebilmek için yayınlandığı günlerde saati kurup sabah 5'de kalkıp Asi seyrediyormuş, benden birkaç ay önce Miami'ye giden annem ve babamla sohbet ederlerken Tuba Büyüküstün ve Murat Yıldırım'a ne kadar hayran olduğundan bahsedip onların posterlerini istemiş, ben de Miami'ye giderken elimde Tuba ve Murat'ın posterlerini götürmüştüm. Dünyanın öbür ucundan bizim dizilerimizin seyredilmesi ve oyuncularımızın bu kadar beğenilmesi zaten birşeylerin habercisi gibiydi. İşte sonunda da böyle bir ödül geldi. Böylece ilk defa bir Türk dizisi uluslararası arenada bu kadar önemli bir başarıya imza atmış oldu. Eminim bu durum dünya TV kanallarının da dikkatini çekecek ve diğer Türk dizilerinin de önünü açacaktır. Ayrıca inanıyorum ki çok önemli bir vitrin olan bu festivale katılacak Tuba ve Murat'ın da başına talih kuşu konacak ve yurtdışından yeni teklifler gelecektir. Bu muhteşem diziye emeği geçen herkesin ellerine sağlık gerçekten. Festivalin orijinal basın bültenine ve Asi'yi izlememiş olanlar için dizinin bir tanıtım fragmanına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.
http://www.tvfestival.com/newsletter/51-FTV/uk/27_04_audience_UK.html
http://www.youtube.com/watch?v=IViR2x3bJ9E

Nisan ayının ilk haftası bir akşam İrte ile Suada'ya yemeğe gittiğimizde orada yapılan bir ödül törenine denk geldik. Televizyon dünyası o gece Suada'ya akın etmişti adeta, neredeyse 40-50 civarında ünlü gördük sanırım. Kimler yoktu ki gecede; Demet Akbağ, Erkan Petekkaya, Caner Cindoruk, Demet Akalın-Önder Bekensir, Şafak Sezer, Tuğba Ekinci, Tolga Karel ve daha birçok dizi oyuncusu. Adaya giderken tekne beklediğimiz esnada törene ödül almaya giden Burcu Esmersoy ile karşılaştık, daha önceden tanıştığımız için ayak üstü sohbet de ettik. Tekneyle adaya giderken şarkıcı Bengü ile dönerken de Beyaz, Orhan Gencebay-Sevim Emre, Caner Cindoruk, Demet Akbağ ve Ömür Gedik'le birlikte seyahat ettik. Beyaz'la merhabalaştık, Orhan baba ve Sevim ablanın Caner Cindoruk'a Hanımın Çiftliği dizisini ne kadar beğenerek izlediklerini anlatıp övgüler yağdırmalarına falan şahitlik ettik. Oldukça verimli bir akşamdı anlayacağınız :) Daha sonra magazin basınından takip ettiğim kadarıyla orada olup da göremediğimiz Murat Yıldırım (yılın en iyi erkek oyuncusu) ve Burak Özçivit (Küçük Sırlar'ın Çet'i) ile ödül aldıkları halde geceye katılmayan Tuba Büyüküstün (yılın en iyi kadın oyuncusu) ve Beren Saat'i de (en iyi drama oyuncusu) görebilseydik tam süper olacaktı yani.

ATV'de yayınlanan dizilerin yarıdan fazlası bu sezon sonunda, yani Haziran'da final yapıyor (Gönülçelen, Ezel, Aşk ve Ceza, Kurtlar Vadisi Pusu, Unutulmaz, Aşk Bir Hayal). Bitecek olan dizilerinin yerini yavaş yavaş yeni dizileriyle doldurma telaşına düşen ATV yönetimi Nisan başında çok zekice(!) bir hamle yaparak birçok dizisinin gün ve saatlerini değiştirdi. Hangi akla hizmet böyle bir hareket (daha doğrusu harakiri) yaptılar bilemiyeceğim ama ATV yöneticilerinin yayın politikası konusunda arka arkaya bu kadar stratejik hata yapmaları anlaşılır şey değil doğrusu, resmen deneme yanılma yoluyla program akışı belirliyorlar!! Yaptıkları bu operasyon yüzünden daha önceki gününde reytingleri hiç de fena olmayan "Bitmeyen Şarkı" dizisi Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin karşısına konup reytingleri bir anda dibe vurunca mecburen geçen hafta erken final yapmak zorunda kaldı. Yeni başlayan ve gayet güzel giden "Herşeye Rağmen" dizisi daha 3. bölümünde gün ve saat değiştirip gece saat 23:00 civarında yayınlanmaya başlayınca reytingleri bir hayli geriledi. İnşallah bu güzel dizi de yakında ATV'nin hatalarının kurbanı olmaz. Bütün yeni dizilerini Cuma günü deneme inatları yüzünden Gönülçelen'i Pazar günü saat 22:00'ye kaydırıp onun yerine önce Tövbeler Tövbesi sonra Herşeye Rağmen dizilerini tutundurmaya çalıştılar, ama yine yanıldılar ve daha önce de yazdığım gibi rekabetin en yoğun olduğu bu günde Gönülçelen'in yerini başka dizinin alamayacağı konusunu bir türlü anlayamadılar ve maalesef hala akıllanmadılar. Gönülçelen, Aşk ve Ceza, Ezel gibi kemikleşmiş seyircisi olan diziler hangi gün yayınlanırsa yayınlansın bir şekilde izlenip ilk 5'e giriyor zaten ama seyircinin bu kanala olan kızgınlığı her geçen gün arttığı  için artık insanlar dizilerini ATV yerine internetten izlemeyi tercih ediyorlar. Bu gidişle "Dizi ATV'de izlenir" sloganı "Dizi ATV'de katledilir" şeklinde değiştirilecek, zira yanlış planlama yüzünden ATV tam bir dizi çöplüğüne döndü. Sonuç itibarıyla ATV'nin Nisan ayı karnesi kırıklarla dolu ve bu zihniyetle giderlerse bütünlemede de kurtaramayacaklar, benden söylemesi...

Gönülçelen'de son 7 bölüme geldik ama hala Murat hocanın dilini çözemedik. Adam bir türlü Hasret'e aşkını itiraf edemedi. Aslında alt yapıyı hazırladı; besteyi yaptı, Hasret'i tekrar birlikte çalışmak konusunda ikna etti, kızımızı istemeyen annesine resti çekip kendine yeni ev tuttu, hatta son bölümde nihayet Hasret'in yanağına bir öpücük de kondurdu, artık sadece beklenen adımı atması kaldı. Bu haftaki bölümde Hasret'in mahalledeki eski aşkı Cihan 1 yıl aradan sonra tekrar ortaya çıkıyormuş. Bu gelişmeyle birlikte, sona da yaklaştığımız için kabız Murat hocanın kıskançlık duygusuyla artık mecburen bir atak yapacağını ve bizi çok şaşırtacağını umut edelim bari, yoksa seyirci hakkını helal etmeyecek ve milletin gözü açık gidecek yani. Aşağıdaki linkten izleyebileceğiniz fragman da güzel gelişmelerin habercisi gibi. Bu arada Gönülçelen'in yıldızları Tuba Büyüküstün ve Cansel Elçin geçen hafta Siyaset Dergisi tarafından "Yılın en iyi kadın ve erkek oyuncusu" ödülüne layık görüldü. Bu yıl Tuba'ya bayağı uğurlu geldi, hem Gönülçelen'deki performansı ile Türkiye'de hem de Asi ile yurtdışında çok sayıda ödül aldı ve adından bolca söz ettirdi. Önümüzdeki yıllarda da bu popülaritesinin artarak devam edeceğini düşünüyorum şahsen..
http://www.dailymotion.com/video/xikfgb_gonulcelen-50-bolum-fragmany_shortfilms

Kıvanç Tatlıtuğ’un 2 ayrı reklam filmi geçtiğimiz ay içinde ekranlarda dönmeye başladı. Mavi Jeans reklamında Kıvanç'a Brezilyalı model Guisela Rhein eşlik ediyor ve bir önceki reklamda olduğu gibi yine Kıvanç "Vay vay vay, çantaya bak!" diyor. Tabii o öyle derken, milletin de içi gidiyor, dibi düşüyor :) Bu replik bayağı bir slogan haline geldi, geçenlerde Nişantaşı'nda dolaşırken bir grup gencin bu ifadeyi kullanarak aralarında şakalaştıklarına şahit oldum. Kıvanç reklamda bunu son derece doğal söylüyor ama aslında çekimlerde en zorlandığı sahne burası olmuş. Geçenlerde izlediğim bir röportajında bu sahnede niye zorlandığını anlatırken; aslında çok utangaç bir yapısı olduğunu, dışardan çok özgüvenli zannedildiğini, ama normalde böyle durumlarda elinin ayağının birbirine girdiğini, dolayısıyla da gerçek hayatta asla bu şekilde bir söz söyleyemeyeceğini falan anlatıyordu (çok şekerdi!). Diğer reklam filminde de Yedigün’ün yeni ürünü Limonetto’yu tanıtıyor. Her 2 reklamda da 'hem sempatik, hem yakışıklı' bir delikanlı seyrediyoruz. Henüz izlememiş olanlar bu reklamlara aşağıdaki linklerden ulaşabilirler. Bu arada Kıvanç'ın yazın çekeceği film büyük ihtimalle netleşmiş. "Top Gun" benzeri bir filmde, donanma pilotunu canlandıracak olan Kıvanç'a Özgü Namal eşlik edecekmiş. Eminim bu rol Kıvanç'a çok yakışır, keşke bayan oyuncu tercihi farklı olsaydı tabii. Yanlış anlaşılmasın, Özgü gayet iyi rol yapan bir oyuncu ama nedense Kıvanç'ın yanına Tuba, Beren gibi  isimleri daha çok yakıştırırdım sanırım.
http://www.youtube.com/watch?v=eNx44m5r5nI
http://www.youtube.com/watch?v=ftVYdKwHOFM

Geçen hafta yapılan 2.Antalya Televizyon Ödülleri sahiplerini buldu. "Muhteşem Yüzyıl" yılın en iyi drama dizisi ve ayrıca en iyi dönem dizisi seçildi. En iyi komedi dizisi ise gecede 6 ödül ile en çok ödül kazanan "Yahşi Cazibe" oldu. Geceye Muhteşem Yüzyıl'ın Hürrem Sultanı Meryem Uzerli damgasını vurdu. Gerek kırmızı halıdaki röportajı gerekse ödül töreni boyunca dizisi ödül aldıkça hem masada hem de sahnedeki sevinç gösterileri ve özellikle de şen kahkahaları eşliğindeki ödül konuşması acayip sevimliydi. Töreni sunan Oktay Kaynarca, en iyi dizi seçilen Muhteşem Yüzyıl ekibinden kimin konuşma yapacağını dizinin yapımcısına sorarken; 'bak şimdi lafı Meryem'e vericem, hepiniz yanacaksınız!' deyince salonda gülüşmeler oldu. Sonunda Meryem kürsüye davet edildi ve yine çok şeker bir konuşma yaptı, sanırım en çok alkışı da o aldı. Bu kızda gerçekten şeytan tüyü var, o kadar doğal ve sempatik ki o nedenle çok seviliyor :)Meryem'in o geceki konuşmalarını aşağıdaki linklerden izleyebilirsiniz.
http://www.youtube.com/watch?v=at8tCiDa5oA&NR=1
http://www.youtube.com/watch?v=KCFAlLZZNh8&NR=1

Fatmagül’ün Suçu Ne?’nin son bölümlerinde tempo bir hayli yükseldi ve heyecan iyice arttı. Bu bölümlerde Beren Saat oldukça zor birkaç sahnede müthiş bir oyunculuk çıkardı ve inanılmaz gerçekçi oynadı. Bu arada dizide Fatmagül ile Kerim de her geçen gün biraz daha yakınlaştı. Bu akşam yayınlanan son bölümde Fatmagül’ün duruşma tarihinin 16 Haziran'da olacağı söylendi. Sanırım o gün dizi sezon finali yapacak ve en heyecanlı yerinde kalacak. Geçen hafta yapılan Antalya TV Ödüllerinde Beren Saat ve Fatmagül dizisi ödül alamadı gerçi ama bence Beren gecenin en şık ve hoş bayanlarının başında geliyordu. Elbisesini ve saçını, makyajını falan çok beğendim.

Ezel dizisini son haftalarda pek takip etmiyorum. Zira artık konu tamamen mafya çatışmasına döndü ve her hafta silahların patladığı, birilerinin vurulduğu-öldürüldüğü, Kurtlar Vadisi formatında bir dizi halini aldı. O nedenle benim için bütün cazibesini yitirmeye başladı. Zaten Haziran'da da final yapıyor.

Dün akşam yapılan Formula Futbol Şöleni maçında ünlülerimizden oluşan All Star takımı ile Formula 1 pilotları karşılaştı. Bizim Fenerbahçe stadında oynanan ve geliri kimsesiz çocuklara bırakılacak olan maçı ünlülerimiz 6-5 kazandılar. Ünlüler takımında Cansel Elçin, Engin Altan Düzyatan, Yılmaz Erdoğan, Sarp Apak, Özgür Çevik, Kerem Alışık, İbrahim Kendirci, Ersin Korkut gibi oyuncular ve bazı eski futbolcular vardı. Maçta Cansel futbolculara taş çıkartır bir performans sergiledi, özellikle yaklaşık 30 metre mesafeden sol ayağıyla çektiği süper bir şut vardı ki top önce üst direğe ardından kale çizgisine çarptı. Top çizgiyi geçti mi geçmedi mi bilemiyorum ama gerçekten nefis bir şuttu, eğer gol olarak sayılsaydı jeneriklik olurdu. Bu arada sanırım maç sırasında Cansel'in kaşı da yarılmış ama neyse ki önemli birşeyi yokmuş.

Geçtiğimiz ay içinde birçok ünlüyle karşılaştım. Mesela Nisan başında bir Pazar günü Bebek kahvede Cansel Elçin'e rastladım. Birkaç kızla sohbet ediyordu, Cansel bütün sempatikliğiyle onlara hararetli hararetli birşeyler anlatıyordu (daha sonra bir dergide röportajını okuyup resimleri görünce bu buluşmanın dergi için yapıldığını anlamış oldum). Sonra kızlardan biriyle tavla oynadı, Cansel kötü zar atınca kafasını falan sallıyordu. Gayet şeker ve yakışıklı görünüyordu. Sedef Avcı ve eşi Kıvanç Kasabalı'yı birkaç gün arayla önce Kanyon sonra Akmerkez'de 2 kez gördüm. Her ikisi de çok hoş ve birbirine çok yakışan bir çift. Allah mutlu etsin. Gani Müjde ile Antalya Havaalanında karşılaştım, biraz CIP salonunda ve uçağa giderken biraz da İstanbul'a vardığımızda vale parkta arabalarımızı beklerken sohbet ettik, yine çok sıcakkanlı ve sempatikti. Yoğun seyahat temposundan ve bu arada ekibiyle beraber Yahşi Cazibe'nin senaryosunu yetiştirme telaşından bahsetti. Biz görüştükten 2 hafta sonra da Antalya TV ödüllerinde Yahşi Cazibe ile en iyi senaryo ödülünü aldı. Geçen hafta içinde bir akşam da Nişantaşı'ndaki Cento Per Cento'da Hande Ataizi'yi gördüm. Kadın bayağı minyon bir tipmiş, öyle boylu poslu falan değil ama yüzü hoş. Son olarak da geçen haftasonu Rumeli Hisarında Zeynep Tunuslu'ya rastladım. Resmen kemikleri sayılacak kadar zayıftı. Hep mi öyleydi yoksa Survivor adasında aç susuz kaldıktan sonra iyice mi zayıflamıştı bilemiyeceğim ama iskeletordan biraz halliceydi işte.

Türkan dizisi ne yazık ki yeterli reytingi alamadığı bahanesiyle birkaç hafta önce bitirildi, ama onun yerine sinema filmi çekildi. Hayatının son 6 gününün anlatılacağı film, Türkan Saylan'ın ölümünün 2. yıldönümü olan 18 Mayıs 2011'de vizyona girecekmiş. Türkan Saylan'ı Rüçhan Çalışkur'un canlandırdığı filmde ayrıca Binnur Kaya, Ragıp Savaş, Tardu Flordun, Altan Erkekli, İsmail Hacıoğlu, Özge Özder, Şevket Çoruh gibi sinema dünyasının pek çok ünlü yıldızı da rol alıyormuş. Ben o hafta ABD'de olacağım ama dönünce bu filmi mutlaka izleyeceğim.

Yazımın son bölümünü Los Angeles'da yaşayan sevgili arkadaşım Devrim'e ayırmak istiyorum (hani 10 yıl önce Los Angeles'da Tom Cruise'u 1 saatle kaçırdığımı anlattığım geçmiş yazılarımdan birinde evinde kaldığımdan bahsettiğim arkadaşım). İşte çok uzun yıllardır ABD'de yaşayan, benim çocukluk arkadaşım olan Devrim bana 2 hafta önce mesaj atıp haber verince ve ben de kendisini TRT'de "Hollywood'da yaşayan ünlü Türklerin" anlatıldığı bir programda izleyince acayip mutlu oldum ve gurur duydum. Bir süredir görmediğim Devrimciğim ABC, NBC, MTV gibi kanallarda yayınlanan çok önemli projelere imza atan ve hatta birkaç kez Emmy'e de aday gösterilen başarılı bir yönetmen/yapımcı olmuş. Zaten ben yanına gittiğimde de ABC'de çalışıyordu ve dizilerin fragmanlarını, grafik tasarımlarını falan hazırlıyordu. O günden bugüne acayip yol almış, özellikle son birkaç yılda milyonlarca kişinin izlediği America's Next Top Model, Bachelor, The Hills, Biggest Loser, The Young and The Restless gibi programları yapmış ve bu projelerle Emmy'e aday olmuş. Bunlar içinde MTV'de yayınlanan, Devrim'in yönetmenliğini yaptığı "The Hills", ABD'de TV tarihinin yönünü değiştiren en önemli 100 projeden biri seçilmiş, daha ne olsun!! Süpersin arkadaşım, vallahi seninle gurur duyuyorum ve başarılarının devamını diliyorum. Haa bi de, mümkünse bir sonraki projeni Brad Pitt'le yapmanı ve beni de yanına asistan olarak almanı rica ediyorum :) :)

Uzun süre ara verince yine yazacak çok şey birikti ve yazı da haliyle uzun oldu. Neyse artık, siz böyle uzun yazıları aylık bülten gibi düşünün ve ara sıra girip bölüm bölüm okuyun, ne yapalım. Yazımı bitirirken hem kendi annemin hem de bütün annelerin "anneler gününü" şimdiden kutluyorum. Bir sonraki yazımı Ayın Mekanına ayıracağım, bakalım neresi olacak? Bence birkaç aydır beklediğinize değecek. Sevgilerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder