20 Ocak 2011 Perşembe

Muhteşem Yüzyıl Dizisi Tartışılmaya Devam Ediyor...

Geçmiş yazılarımda 2011'de başlayacak diziler içinde en iddialısının Muhteşem Yüzyıl olacağını belirtmiştim hatırlarsanız. Gerçekten dizi 15 gün önce yayınlanmaya başlar başlamaz inanılmaz bir ses getirdi. Basında günlerdir diziye dair yorumlar yer alıyor, çok beğenen de var acımasızca eleştiren de! Hatta öyle komik yorumlar yapılıyor ki gülmemek elde değil; yok efendim padişahlar terler miymiş (tövbe yarabbim, sanki ter bezleri 21.yüzyılda icat edildi!) ya da o dönemde dudaktan öpüşme var mıymış, yoksa yanağa buse mi kondurulurmuş (tabii yaa, şehzadeleri de yanağa konan busenin "muck" sesini duydukları anda Osmanlı semalarında gezinen leylekler getirmiş olmalı herhalde!) falan filan... Bunlar yetmezmiş gibi siyasiler de tartışmalara katıldı, hatta konu dünya basınında bile yer aldı. Dizinin fragmanlarının yayınlanmasından sonra 3 hafta içinde, izleyicilerden 'Osmanlı hanedanının yanlış tanıtıldığı ve tarihimize hakaret edildiği' gerekçesiyle RTÜK'e 75 bin gibi rekor sayıda şikayet gelmiş. Ayrıca dizi ekibi ve oyuncuları da protesto gösterileri ve tehditlere maruz kalıyorlarmış. Bu yoğun tartışmaların gölgesinde RTÜK de dizinin ilk bölümüne uyarı cezası vermiş. Konu hakkındaki toplumsal hassasiyeti göz önüne alan ve RTÜK'den daha ağır bir ceza gelmesinden korkan Show TV yönetimi dizinin 2. bölümünde Kanuni ile Hürrem'in öpüşme ve yatak sahnelerinin 12 dakikalık kısmını kesmişler. Dizi yayından kaldırılabilir ihtimalleri bile konuşuluyor. Zira kamuoyu baskısı nedeniyle büyük firmalar pahalı olduğunu öne sürerek Muhteşem Yüzyıl’ın reklam kuşaklarına girmiyorlarmış. Açıkçası ben konunun çok abartıldığını düşünüyorum şahsen. Alt tarafı bir dizi yahu, niye insanların bu kadar ciddiye aldığını hiç anlayabilmiş değilim. Özellikle ülkemizde bu kadar sorun varken siyasetçilerin işi gücü bırakıp bir diziyle uğraşmaları çok enteresan doğrusu, konu resmen memleket meselesi oldu vallahi!!(Gerçi yurdum insanı Kurtlar Vadisi'nde ölen Çakır için gerçek cenaze namazı kıldırıp gazetelere ölüm ilanı verdikten ve ölümünün 1. yılında mezarlıkta anma töreni düzenledikten sonra herşey olabilir bu ülkede tabii!). Eğer bu dizi bitirilirse tam bir skandal olur. O nedenle ben yayından kalkacağına pek ihtimal vermiyorum ama gelen baskılar nedeniyle senaryoda bazı revizyonlar yapılır diye düşünüyorum. Nitekim ilk örneklerini dün yayınlanan 3. bölümde görmeye başladık bile; Hürrem Müslüman oldu, Kanuni Hürrem'in başına bir örtü bağladı, kelime-i şehadet getirdi falan!! Bakalım bu gelişmelerle sesler biraz kesilecek mi?

Neyse gelelim diziyle ilgili diğer konulara; Muhteşem Yüzyıl dizisinin maliyeti 3,5 milyon TL'yi bulmuş ve sanırım şu ana kadarki en pahalı dizi prodüksiyonu olmuş. Dış çekimler Topkapı Sarayının bahçesinde yapılıyormuş ama Sarayın içinde çekim yapma imkanı olmadığı için Topkapı'nın 12 iç mekanı birebir tekrar inşa edilmiş. Bu arada dizide kullanılan gösterişli mücevherler de çok dikkat çekici gerçekten. Dizinin takı sponsoru olan Boybeyi, bu dizi için 1,5 milyon dolar değerinde 72 parçalık bir koleksiyon hazırlamış ve dizinin ilerleyen bölümlerinde bu koleksiyon daha da genişleyecekmiş. Dizinin başrol oyuncularından Halit Ergenç, kılıç sahnesi çekimlerinde ayak bileğini kırmış ve ayağı alçıya alınmış (yazık yaa adama, nazar değdi vallahi). Dizinin çekimlerini yetiştirebilmek için sete kırık ayağıyla gidiyormuş, 1 ay alçıda kalacak ayağına uygun çizme yapılacakmış ve hareketli sahnelerde dublör kullanacakmış. Dizinin diğer başrol oyuncusu Meryem Uzerli ise oyunculuk performansı ile göz dolduruyor. Yaklaşık 8 aylık araştırmaların sonucunda, Türkiye'de ve 10 farklı ülkede 300 kişiyle deneme çekimi yapılarak Almanya'dan bulunan, aksanlı Türkçesi'nin yanısıra Almanca, İngilizce ve Rusça da bilmesi role seçilmesinde etkili olan Meryem gerek fiziği gerekse oyunculuk yeteneği ile ne kadar doğru bir tercih olduğunu ispatlıyor. 'Sülüman' diyerek habire Kanuni'nin kollarında bayılma numarası yapması, ışıldayan mavi-yeşil gözleri ve sevimli kahkaları ile Meryem çok şeker bir kız. Bugünlerde magazin programlarında 'Hürrem in Bihter out' diye haberler yapılıyor. Gerçekten Hürrem karakteri o kadar sansasyon yaratti ki Bihter'i bile solladı, üstelik bu daha başlangıç. İlerleyen bölümlerde Hürrem'in saraydaki entrikaları nedeniyle çok daha fazla konuşulacağını düşünüyorum şahsen.

Çarşamba akşamları Muhteşem Yüzyıl'la aynı saatte yayınlanan Kanal D'nin 'Şüphe' dizisi beklediğim gibi pek tutulmadı ve reytingleri oldukça düşük kaldı. Şimdi bu durum karşısında Kanal D yönetiminin bu dizinin gününü değiştirebileceği ve Muhteşem Yüzyıl'ın karşısına reyting rekortmeni dizisi Öyle Bir Geçer Zaman ki'yi koyabileceği konuşuluyor. Bakalım önümüzdeki günlerde kanallardan nasıl hamleler izleyeceğiz. Gerçi benim açımdan hiç farketmez, zira küçük Osman'ın yüreğimi dağlayan ağır dramı nedeniyle seyretmeyi reddettiğim ve bundan sonra da izlemeyi düşünmediğim Öyle Bir Geçer Zaman ki'ye karşı oyum yine de Muhteşem Yüzyıl'dan yana olur..

Geçtiğimiz Cumartesi akşamı NTV'de, Tohum Otizm Vakfı yararına birçok ünlünün de katılımıyla "Biri Bana Anlatsın Özel" programı yapılarak otizm konuşuldu. Bu programa "Otizmin Farkındayım" kampanyasının yüzü olan Tuba Büyüküstün'ün yanısıra Beren Saat, Kenan İmirzalıoğlu, Cansel Elçin, Engin Altan Düzyatan, Ajda Pekkan, Demet Evgar ve Erkan Petekkaya konuk oldu. (Cansel-Kenan-Engin-Beren-Tuba ile program beşi bir yerde gibiydi. Bir de Kıvanç Tatlıtuğ ve Murat Yıldırım da olsaydı dizi dünyasının 7 harikası belgeseli çevrilebilirdi vallahi). Bu program sayesinde Beren ve Tuba ilk kez aynı projede yer almış oldular ama ikisi aynı anda stüdyoda bulunmadılar. Programın ilk bölümünde Beren vardı, o gittikten sonra Tuba geldi. Magazin basını tarafından sürekli kıyaslanan ve aralarının bozuk olduğu iddia edilen bu ikiliyi eğer gerçekten aralarında bir gerginlik varsa bile yine de böyle anlamlı bir projede birlikte yer alma duyarlılığını gösterdikleri için tebrik etmek gerek. Ayrıca Tuba ve Kenan da ekranlarda ilk kez aynı karede birlikte görüntülendi. Bu ikiliye de önümüzdeki dönemde beraber başrol oynamaları için dizi ve film teklifleri yapılıyormuş, bakalım ikisini hangi projeyle ne zaman beraber izleyeceğiz? Tuba-Kenan ikilisi de ekranlarda gayet iyi bir çift olabilir görüntüsü çizdi.(Tabii ki benim için hala mükemmel çift Tuba-Kıvanç olur, o ayrı!) Programa katılan ünlülerin hepsi birbirinden hoş, zarif, sempatik ve seviyeliydiler, konuşurlarken gayet aklı başında ifadeler kullandılar. Bir tek Erkan Petekkaya'nın (Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Ali Kaptanı) konu hakkındaki üst düzey yorumları(!) beni benden aldı gerçekten.


Beren Saat ve Tuba Büyüküstün demişken son dönemin en popüler bu iki yıldızı şimdi Cannes ödüllü ünlü İranlı yönetmen Bahman Ghobadi'nin filminde ilk kez birlikte başrol oynayacaklarmış. Cezaevine girip çıkmış İranlı önemli bir adamın yaşamını ve ailesini konu alan ve çekimlerine 1-2 ay içinde başlanacak olan filmde Tuba ve Beren İranlı üvey kardeşleri canlandıracaklarmış ve filmin adı Kayıp Mutluluk olabilirmiş. Filmde ayrıca Hanımın Çiftliği dizisinin başrol oyuncusu Caner Cindoruk ve Belçim Erdoğan'ın da rol alması planlanıyormuş. Eğer bir aksilik olmaz ve Tuba-Beren birlikte bu filmde yer alırlarsa acayip sansasyon yaratacağı ve çok konuşulup gişe yapacağı kesin. Gelişmelerden haberdar oldukça sizi de bilgilendirmeye devam edeceğim.

Geçen hafta gazetelerde Kıvanç Tatlıtuğ'un yeni şöhret olduğu yıllarda, Fransa'da modellik yaparken verdiği cesur pozlar yer aldı. Best Model of the World birincisi olduktan sonra Paris'te 1,5 yıl modellik yapan ve orada Kivan adıyla tanınan Kıvanç'ın bu resimlerini görünce, her ne kadar o yıllarda çok toy olsa da yine de "ve Tanrı erkeği yarattı" diyesi geliyor insanın:) Bu çocuk için boşuna demiyorlar "Tanrı'nın bitirme tezi" diye!! Bunun üzerine söylenebilecek başka laf yok sanırım; heykel gibi maşallah, nazar değmez inşallah...

Yurtdışına yaptığımız dizi film ihracatı 2010 yılında 50 milyon doları aşarak rekor kırmış. Asi, Aşk-ı Memnu, Ezel, Ihlamurlar Altında, Gümüş, Bir İstanbul Masalı, Yaprak Dökümü, Menekşe ile Halil, Binbir Gece gibi dizilerin de aralarında bulunduğu 70'in üzerinde Türk dizisi, 2010 yılında Ortadoğu ülkeleri, Balkanlar (Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Romanya, Hırvatistan, Arnavutluk, Kosova), Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan ve Ukrayna gibi ülkelere pazarlanmış. Sektördeki ihracatın %80'ini yapan şirketin yönetim kurulu başkanı dizilerin bölüm başına 500 dolar ile 20 bin dolar arasında satıldığını, şu anda en pahalı dizinin Ezel, bu ülkelerde en popüler erkek oyuncunun Kıvanç Tatlıtuğ, kadın oyuncunun ise Tuba Büyüküstün olduğunu söylemiş. Bu sonuç benim açımdan hiç şaşırtıcı olmadı tabii ki, bir de ikisini aynı projede görmek kısmet olsa yer yerinden oynar sanırım...

Magazin ve televizyon dünyasının nabzını tutan 'Ayakligazete.com' sitesinin düzenlediği ve 786 bin kişi gibi rekor sayıda katılımın olduğu dev ankette '2010 Yılının En İyi Kadın Oyuncusu' Gönülçelen dizisinin yıldızı Tuba Büyüküstün seçilmiş. Tuba'nın oyların %30'unu aldığı ankette Beren Saat de %25 ile ikinci olmuş. Aşk ve Ceza dizisinin başarılı oyuncusu Murat Yıldırım ise %28 oy oranı ile '2010 Yılının En İyi Erkek Oyuncusu' ünvanını elde ederken ikinciliği %23 oyla Gönülçelen'deki rolüyle Cansel Elçin almış. Ödüller, 16 Şubat'ta düzenlenecek gala gecesinde verilecekmiş. Benim efsane dizilerimden olan Asi'nin Asi'si Tuba Büyüküstün ve Demir'i Murat Yıldırım'ın bu ödülleri alması beni Asi'li günlere geri götürdü valla, ne güzel bir diziydi o yaa. Zaten şu aralar yayınlandığı Arap ülkelerinde de fırtınalar estiriyormuş. Ortadoğu'da 22 ülkeye yayın yapan MBC kanalının düzenlediği yarışmada en iyi yabancı dizi Asi seçilmiş (İkinciliği Lalola isimli bir Arjantin dizisi almış).

Gönülçelen'in son bölümlerinde Hasret senaryo gereği Levent ile nişanlandı. Bahar'ın oyununa gelip Murat'ı balkonda Bahar'la sarılmış şekilde görünce aralarında birşey olduğunu zanneden Hasret sağlıklı düşünemez bir halde ne olup bittiğini sorgulamadan, daha önce reddettiği Levent'in evlenme teklifine bu kez evet dedi ve yüzüğü parmağına geçirdi. Ne salaksın Hasret yaa, bu kadar fevri davranılır mı, sonra kafanı çok taşlara vuracaksın. Gerçi bu dizi My Fair Lady'nin uyarlaması olduğu için böyle bir sahne bekleniyordu. Çünkü o filmde de esas kız (Eliza) önce başka birinin evlenme teklifini kabul edip sonra evlenmekten vazgeçerek esas adama (Prof.Higgins) dönüyordu. Ayrıca Murat'ın Hasret'e yapacağı muhteşem besteye zemin hazırlamak için ona ciddi bir aşk acısı da yaşatmaları gerekiyordu. Ama yine de bu gelişmeden dolayı Gönülçelen fanları senaristlere ateş püskürüyor. Açıkçası ben de son bölümü pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Diziyi uzatmak için Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin gibi bir türlü kavuşulamayan bir aşk hikayesini seyretmek bir yerden sonra sıkıcı olmaya başlıyor. Zaten bu durum reytinglere de yansıdı ve Hasret'in Levent ile nişanlanmasını protesto eden izleyici Gönülçelen'e dizi başladığından beri en düşük rating oranını tattırdı. Eğer birkaç bölüm içinde Hasret ve Murat kavuşamazlarsa sanırım artık fanlar iyice ayaklanacak. Zira seyirci bu diziyi Hasret-Murat aşkı için izliyor. Senaristlere duyurulur.

Yeni yılla birlikte yeni dizilerin de başlamasıyla yine kanallar birçok dizinin gün ve saatiyle oynamaya başladılar.

Türkan dizisinin bundan böyle Pazar akşamları saat 20.00'de yayınlanacağı duyuruldu, hatta 2 hafta önceki son bölümü Pazar günü yayınlandı. Ama son bölümün reytingleri pek iyi gelmedi, o günden sonra da diziden bir daha haber alınamadı. Dizi geçen hafta yayınlanmadı, bu haftaki yayın akışında da yok. Bu durum Türkanseverleri bir hayli endişelendirdi 'acaba dizi yayından mı kaldırılıyor' diye. Ancak gelen bilgiler şu an için böyle bir durumun söz konusu olmadığı,yapımcı firmanın yeni bölümler için anlaşma yaptığı ve yayınlanmama sebebinin rutin sene sonu hesap kesimiyle ilgili olduğu yönünde. Hatta tüyolara göre gelecek 2 bölümün çekimleri yapılmış ve bu bölümlerden birinde Türkan'ı gelinlikli görecekmişiz :) Neyse gözümüz aydın, Türkan Saylan'ın hayat hikayesini gelecek haftadan itibaren izlemeye devam edeceğiz. Ama yayın gününde yine bir değişiklik olabilirmiş, durum belli olunca sizleri de bilgilendiririm.

Daha önce Perşembe günü yayınlanacağı açıklanan Show Tv'nin yeni dizisi "Adını Feriha Koydum" ani bir kararla geçen hafta Cuma 20:00'de yayınlanmaya başladı. Zira Cuma akşamı ekrana gelen Türk Malı dizisi yayından kaldırıldı, daha önce yazdığım gibi Abiye Kuzu (Binnur Kaya) olmadan dizinin tutunamayacağı zaten çok belliydi. Benim Cuma akşamlarım Gönülçelen ile bloke olduğu için bu diziyi izleyemedim, o nedenle pek yorum yapamayacağım. Ama ne var bu Cuma akşamlarında çok merak ediyorum doğrusu, dizi rekabetinin en yoğun yaşandığı gün. Bütün kanallar yeni dizilerini önce Cuma akşamı bir deniyor, başarılı olamazlarsa gün değiştiriyor.

Cumartesi akşamları ATV'nin 2 iddialı dizisi "Bitmeyen Şarkı" ve "Yahşi Cazibe"nin yayın saatleri değiştirildi. Senaryosunu Gani Müjde'nin yazdığı Yahşi Cazibe’nin son haftalarda yakaladığı reyting başarısından sonra ATV diziyi birinci kuşağa çekti, Bitmeyen Şarkı ise ikinci kuşakta yayınlanıyor.
Show TV’deki "Doktorlar" dizisi Pazartesi akşamları saat 22.30’da, Fox TV'ye transfer olan "Lale Devri" Perşembe akşamları 20:15'te, Kanal D'nin gençlik dizisi "Kavak Yelleri" ise Cumartesi akşamları 22:30'da yayınlanmaya başladı.

2010 yılının albüm satış rakamları da açıklandı ve Tarkan en yakın rakibi Serdar Ortaç'ı ikiye katlayarak 1. oldu. 3. sırada ise Sertap Erener'in albümü yer aldı. Bu arada Tarkan yeni klibini 'Acımayacak' şarkısına çekti. Adamın her hali karizma zaten, tek gözlü korsan olmak bile çok yakışmış haliyle. Tamamı siyah beyaz çekilen klipte kullanılan çekim tekniklerini başarılı buldum, özellikle davula vurulduğunda çıkan toz efekti sahneleri oldukça iyiydi. Klibi aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz..
http://www.tarkan.com/klip.html

Bu haftalık da haberler bu kadar, yeni bir yazıyla tekrar buluşmak üzere, sevgilerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder