25 Kasım 2010 Perşembe

Seyşeller Büyülüyor...

Bu haftaki yazıma bayram tatilimi geçirdiğim Seyşeller'de neler olduğundan bahsederek başlayayım. Seyşeller Hint okyanusunda Madagaskar'ın kuzeydoğusunda yer alan, olağanüstü doğası, dağları, volkanik granit taşları ve şahane koylarıyla nefis bir adalar topluluğu. En büyük adası Mahe (adanın uzunluğu 27 km, genişliği de 8 km), 2. büyük adası Praslin (sadece bu adada yetişen bir tür palmiye çeşidi olan ve tipi popoya benzeyen Coco de Mer ağaçlarının yer aldığı ulusal parkı nedeniyle Unesco tarafından kültür mirası olarak kabul edilerek koruma altına alınmış), 4. büyük adası ise La Digue (Olağanüstü güzellikteki granit taşlarıyla bezeli, dünyanın en güzel plajlarından biri olan ve birçok filmde, klipte, katalog çekiminde mekan olarak kullanılan Anse Source D'argent mutlaka görülmesi gereken bir yer)


Seyşeller Hint okyanusunda şu ana kadar gördüğüm adalar içinde en gelişmiş olanlardan birisi. Halkının yaşam standardı, evler, arabalar, tekneler falan hiç fena değil (Zanzibar, Sri Lanka gibi adalarda halkın fakirlikten kırıldığı, hatta oteller dışında birçok yerde elektrik bile olmadığı düşünülünce Seyşeller gözümüze bayağı lüks göründü). Buna paralel olarak fiyatlar da yüksekti tabii. Örn; Mahe adasından Praslin adasına 1 saatte giden feribotun gidiş-dönüş bilet fiyatı turistler için 85 Euro idi (Lokal halk ise bunun 10'da birini ödüyor. Bizde de bazen turistler kazıklanır ama bu kadar bariz değil yani). Bu arada dünyanın öbür ucundaki adada Türk bayraklı gullet tipi bir tekneye rastlamamız ve bir markette Türk malı çerezlerin satıldığını görüp büyük bir mutlulukla antep fıstığı almamız da gezinin sürprizlerindendi.

Mahe adasındaki otelimiz Le Meredien Barbarons'un önündeki mercan kayalarında maske ve şnorkel ile adanın başka bir yerinde yaptığımız 17 metrelik tüplü dalıştan çok daha fazla şey gördük diyebilirim; onlarca çeşit rengarenk tropikal balık, deniz kaplumbağası, kocaman kütlesiyle Napoleon balığı ve siyah üstü beyaz benekli vatozların yanısıra 1-1,5 metre uzunluğunda bir köpekbalığını takip ederek kendisine 3 metre mesafeye kadar yaklaşmış olmak çok heyecan verici bir deneyimdi. Cehaletin cesareti midir yoksa dalış yapmanın getirdiği bir alışkanlıktan mıdır nedir bilemiycem ama 5 yıl önce kimse beni köpekbalıklarının olduğu bir suya sokamazken şimdi hayvanı daha yakından görmek için takip bile ediyorum, inanılır gibi değil vallahi. Herhalde başıma yakıcı tropikal güneşi falan geçmiş olmalı :)

Seyşellerde Zurçin ve saz arkadaşları Dido,Murti,Dami ve Mutlu benim için bir şarkı yazıp söylediler. Denizde seslendirdikleri bu şarkıya süper komik bir klip de çektik(Orada klip çeken Mahsun'dan bizim neyimiz eksik diye düşünerek!!).Çekimler sırasında ve daha sonra izlerken gülmekten gözlerimizden yaş geldi valla. Burada o klibi yayınlamayacağım ama şarkının sözlerini yazayım.
Şarkımızın adı: Çiçi Bon Bon (Coco de Chichi)-Acaba Unesco yakında beni de koruma altına alır mı dersiniz??
Seyşellerde Çiçi
Maldivlerde Çiçi
Zanzibarda Çiçi
Çiçi bon bon bon
Çiçi bon bon bon

Extreme sporlarda Çiçi
Scuba dalışta Çiçi
Ata da biner Çiçi
Çiçi bon bon bon
Çiçi bon bon bon

Yazları gider Çeşme'ye
Kışları çıkar Alp'lere
Afrika'da safaride
Çiçi bon bon bon
Çiçi bon bon bon

Fajitayı sever
Diet Colasına buz ekler
Adana kebap da yer
Çiçi bon bon bon
Çiçi bon bon bon

Dizileri takip eder
Kıvanç'ı pek sever
Tuba'yı hep över
Çiçi bon bon bon
Çiçi bon bon bon

Türkçe pop dinler
Tarkan'ı tek geçer
Sesi de pek güzel
Çiçi bon bon bon
Çiçi bon bon bon

Montaj yapar Çiçi
Blog yazar Çiçi
Sanal alemin kraliçesi
Çiçi bon bon bon
Çiçi bon bon bon

İşte geçen hafta Seyşellerde böyle 'Çiçi Bon Bon', 'Seyşel Ala Bon Bon' tarzı şarkılar eşliğinde bol aktiviteli, eğlenceli bir 'yan gel yat' hayatı sürerken tekrar kürkçü dükkanına dönüp korkunç yoğun bir iş temposunun içine düşmüş olmaktan dolayı bu hafta ise 'Depresyondayım' şarkısını söylüyorum ne yazık ki :(

Şimdi gelelim biz oralardayken dizi dünyasında neler olduğuna;

Beren Saat geçen hafta Hürriyet gazetesi ile güzel bir röportaj yaparak Fatmagül'ün Suçu Ne dizisine dair merak edilen soruları yanıtlamış. Özellikle Fatmagül’ün yayından kaldırılmasını isteyen politikacılara yönelik olarak söylediği "Türkiye'de Fatmagül gibi bir çok kadın var, hatta evliliğinde tecavüze maruz kalan kadınlar, ülkemizde tecavüze uğrayan turistler var. Bu olaylar yaşandığında hepimiz büyük utanç duymuyor muyuz? Ama ne yazık ki olanları kısa zamanda unutuyoruz. Dizinin yönetmeni, senaristleri, ekip başı, oyuncuların çoğu kadınken, bizim kadına uygulanan şiddeti legalize edip bunu istismar edeceğimize inanmaları çok vahim" demiş. Verdiği bazı yanıtları çok akıllıca bulduğum röportajın tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. Bu arada Beren yakında ünlü İranlı yönetmen Bahman Ghobadi’nin filminde oynayacakmış.
http://www.hurriyet.com.tr/magazin/magazinhatti/16321769.asp

Gönülçelen dizisinin başrol oyuncuları Tuba Büyüküstün ve Cansel Elçin yeni bölümlerdeki bazı sahnelerin çekimi için bayramda Paris'e gitmişler. Yıllarca Paris'te yaşayan ve hatta ailesi halen orada olan Cansel çekimler dışında kalan zamanlarda Tuba'yı Paris'te gezdirmiştir herhalde:) Aslında dizinin gidişatına göre Cansel'in canlandırdığı Murat hoca Paris'e yerleşmek üzere tek başına gidiyor, bakalım Hasret peşinden mi gidecek yoksa Murat hoca hasret kaldığı Hasret'ini aşk şehri Paris sokaklarında hayal mi edecek? Bunun cevabını ya bu Cuma ya da haftaya yayınlanacak bölümde göreceğiz herhalde. Tüyolara göre Murat Paris'de uzun bir süre kalmayacak, sanırım babasının iflası yüzünden tekrar Türkiye'ye dönmek durumunda kalacakmış. Yarın yayınlanacak bölümün aşağıdaki linklerdeki fragmanlarına göre duygusal sahneler bizi bekliyor, ayrıca Hasret Levent'in evlilik teklifine de bir cevap veriyor.
http://www.dailymotion.com/video/xfqvfj_gonulcelen-29-bolum-fragmany_shortfilms
http://www.dailymotion.com/video/xfrbeb_gonulcelen-29-bolum-fragmany-2-fragman_shortfilms

Bu arada bir süredir aralarında aşk olduğu iddia edilen Tuba ve Cansel birkaç gece önce "Bizden Kaçmaz" kameraları tarafından Galata sokaklarında yağmurda kolkola yürürlerken görüntülenmişler. Gerçi Tuba aralarında birşey olmadığını söylemiş. Gerçekten çok iyi birer arkadaş da olabilirler tabii, ne yaşandığını biz bilemeyiz, onların özel hayatı sonuçta. Zaten işin rengi de yakında tam olarak belli olur. Ama ikisi birlikte çok şeker görünüyorlar, bunu da belirtmeden geçemiycem:) Program görüntülerini de aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

http://www.youtube.com/watch?v=jQVRS6o3e0A

Ezel dizisi de son yıllarda yurtdışında yayınlanan ve büyük ses getiren birçok dizimiz gibi yakında yurtdışına açılıyormuş. Ortadoğu dışında Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Hırvatistan, Sırbistan, Slovenya, Makedonya gibi 30'dan fazla ülke dizinin yayın haklarını satın almış ve önümüzdeki günlerde listeye yaklaşık 10 ülke daha dahil olabilirmiş. Demek ki seneye Türkiye üzerinden Ortadoğu ve Balkanlar'a doğru esen Ezel fırtınası yaşanacak. Bakalım Kenan da oralarda Kıvanç kadar popüler olabilecek mi??

Bu arada her hafta olduğu gibi yine bazı dizilerin gün ve saatleri değişiyor. Kanal D'de Cumartesi akşamları yayınlanan Küçük Sırlar dizisi Star TV'ye transfer olmuş ve bundan sonra Pazartesi akşamları saat 20:00'de Star ekranlarında yayınlanacakmış. Bence dizi için pek hayırlı bir değişiklik olmamış, zira Pazartesi akşamları Ezel, Arka Sokaklar, Karadağlar gibi yüksek reyting alan dizilerin karşısında ne kadar şansı olacak göreceğiz. Show TV'de yeni başlayan ve reytingleri iyi giden Karadağlar dizisi de Pazartesi akşamları ikinci kuşaktan birinci kuşağa alınmış. Önümüzdeki haftadan itibaren o da saat 20:00'de Türk Malı'nın yerine yayınlanacakmış. Sanırım Türk Malı dizisi de Salı akşamı saat 20:00'ye alınacakmış. Geçenlerde yazdığım gibi Behzat Ç. dizisi Pazartesi akşamları güçlü rakipleri karşısında tutunamadı ve diziyi Salı günü saat 22:30'a kaydırdılar, ama yeni yayın günü ve saati de pek işe yaramamış gibi görünüyor. Bu dizinin sonunu da pek hayırlı görmüyorum..


Bu haftanın öne çıkan haberleri bunlar. Yakında yeni bir yazıyla buluşuncaya kadar hoşçakalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder