27 Haziran 2010 Pazar

Norveç Fiyordları Göz Kamaştırıyor...

10 gunluk Norvec ve Budapeste seferinden nihayet yurda dondum arkadaslar. Size oralarda neler oldugundan bahsedeyim biraz. Norvec olaganustu dogasi, sarp daglari ve heryerden ayri akan selaleleriyle olusan carpici manzarasi, hic kararmayan havasi ve fiyordlari ile cok etkileyici bir yer gercekten. Orada bulundugumuz 5 gun boyunca hergun baska bir sehirdeydik (Oslo-Bergen-Geiranger-Alesund-Trondheim) ve ilk 4 gunde 4 ayri mevsim yasadik diyebilirim. Bir gun yagmur yagdi, diger gun bulutlandi, oteki gun gunes acti, baska bir gun etraf karla kapliydi falan.Ulkenin buyuk bolumunu 1 gun trenle, diger 4 gun karayoluyla ve feribotlarla bir hayli gezdik, tabii ki cok kilometre yaptik ve bayagi yorulduk. Ama gorduklerimiz o kadar guzeldi ki tum yorgunlugumuza degdi.Ozellikle fiyord turlari (Geirangerfjord ve Naeroyfjord) inanilmaz guzeldi. Ayrica ilk kez bir buzul gormem, hatta dokunmam da gezinin carpici anlarindan biriydi (sagdaki resim).

Bu arada Norvec su ana kadar gordugum en pahali ulkeydi diyebilirim (4 ayri kitada 50'ye yakin ulke gormus bir insan olarak hic bu kadar pahali bir yerde bulunmamistim vallahi). Birkac ornek verecek olursam; gayet siradan bir pizzacida yedigimiz pizza-kola kisi basi 70 TL, araba kiralama gunluk 300 TL (yanlis anlasilmasin, kiraladigimiz araba Porsche falan degil, Opel Corsa-Skoda Fabia falan yani), Oslo'da havaalani-otel arasindaki 50-60 km'lik bir mesafe icin istenen taksi ucreti 350 TL gibi. O nedenle Norvec seyahati planlayanlarin kisa zamanda mumkun oldugu kadar cok yer gorecek sekilde bir tur plani yapmalari keseleri acisindan cok hayirli olacaktir. Norvec gezisi hakkinda daha detayli bilgi edinmek isteyenler blogun sag alt kosesindeki reklamlar bolumunde yer alan Ozlem Pansiyon isimli kardes siteye girebilirler.

Birkac cumle de Budapeste icin yazayim: ortasindan gecen Tuna nehrinin sehri Buda ve Peste olarak ikiye ayirdigi, bu iki yakanin Tuna nehri ustundeki 8 kopruyle birlestigi bu tarihi ve guzel orta Avrupa sehri Prag'a oldukca benziyor. Ozellikle cok basarili sekilde yapilan aydinlatma, geceleri sehre baska bir hava katiyor.

Neyse Avrupa'da bunlar olurken bizim Televizyon dunyasinda neler olmus, biraz da buna bakalim; Bu sezon favori dizilerim olan Ezel ve Gonulcelen sezon finallerini yaptilar, Ask-i Memnu ise final bolumuyle ekranlara veda etti. Ezel ve Gonulcelen'in sezon finalleri hakkindaki yorumlarimi bir sonraki yazimda belirtecegim. Bu yaziyi Ask-i Memnu'ya ayirmak istiyorum; 2 yildir hicbir bolumunu kacirmadan izledigim Ask-i Memnu dizisi de bu hafta itibariyle tarih oldu ne yazik ki. En cok kanima dokunan sahne de 'Behlul kacar' kismi oldu tabii ki:) Behlul kacsa bile Kivanc cok uzaklara kacmaz umarim. Duydugum kadariyla Kivanc bu sene yeni bir dizi projesinde yer almayi dusunmuyormus ve bir rivayete gore 3 ay, baska bir rivayete gore de 7 ay kadar Londra'da oyunculuk egitimi alacakmis. 2 yildir her hafta kendisini ekranlarda izlemeye alismisken bu sene ne yapacagiz ayol, kara kara bunu dusunuyorum vallahi!! Belki bir sinema veya tiyatro projesi olma ihtimali varmis. Insallah bir tiyatro oyununda yer alir da kendisini canli olarak seyretme imkanimiz olur.
Dizinin final bolumune gelince, beklendigi gibi romana sadik kalinarak Bihter'in intihari ile son buldu. Bihter'in kendisini öldürdügü sahnenin reytingi Televizyon tarihinde bir rekor kirarak %74'lere ulasmis. Yani her 4 kisiden 3'ü bu sahneyi izlemis ! Aslinda dizi bu sahneyle bitseydi daha vurucu ve gizemli bir son olurdu bence, boylece herkes kendi finalini kendi kurgulardi. Ondan sonraki cenaze sahneleri, Behlul'un Bihter'in mezari basindaki itiraflari ve Adnan beyin cocuklari ve matmazelle basladiklari yere donerek hayata yeni bir sayfa acmalari biraz fazla klasik geldi bana. Ne yapalim, senaristlerimiz boyle uygun gormus. Bu arada Ask-i Memnu dizisi gecen hafta sadece Turk basininda degil New York Times'da da mansetlerdeydi. Yazida genel olarak Turk dizilerinin Arap dunyasinda cok gozde oldugundan, bu diziler sayesinde Turklerin Arap kulturunu degistirdiginden, Turkiye'deki Arap turist sayisinin arttigindan ve Kivanc Tatlitug'un popularitesinden bahsediliyor. Yazinin tamamini okumak isterseniz asagidaki linki tiklayin lutfen..

http://www.nytimes.com/2010/06/18/arts/18abroad.html

Ask-i Memnu'nun final gecesini tum oyuncular Su Ada'da Kanal D’nin organize ettiği özel bir davette izlemisler. Kivanc geceye sevgilisi Idil Firat ile ilk kez elele gelmis, bir gece once yagmurda dusup ayagini burkan Beren Saat ise koltuk degnekleriyle geceye katilmis ve yaklasik 1 ay rahat yuruyemeyecekmis sanirim. Tam tatile cikacakken yazik kadina yaa, vallahi nazar degdi:(


Kivanc Tatlitug ve Beren Saat, Toy Story 3 isimli animasyon filminde seslendirme yapmislar ve filmin galasina da katilmislar. Asagidaki linkteki kamera arkasi goruntulere bakinca seslendirme sirasinda bayagi eglendikleri de belli oluyor dogrusu...

http://www.dailymotion.com/video/xdrryc_kyvanc-beren-toy-story-3-kamera-ark_shortfilms

Tuba Buyukustun Vogue dergisinin Temmuz sayisina "Yeşil gözlü öldürücü kadın" basligiyla bayagi farkli ve seksi pozlar vermis. Dergideki haberde Tuba'nin cekimler sirasinda bal gözlü romantik sevgiliden nasil bir anda yeşil gözlü öldürücü kadına(femme fatale) dönüştügü ile ilgili bir yazi var. Serdar Turgut'un kaleme aldigi bu yazi ve Tuba'nin resimleri bircok gazete ve internet sitesine de konu oldu. Asagidaki linkten haberin detayini okuyabilirsiniz.


http://www.hurriyet.com.tr/magazin/magazinhatti/15137513.asp?gid=222

Dizilerin final ya da sezon finali yapmalariyla birlikte yeni sezonda baslayacak dizilerin haberleri de cikmaya basladi. Bir sonraki yazimda size yeni dizilerden bahsedecegim, o zamana kadar simdilik hoscakalin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder