Tuba Büyüküstün ve Beren Saat'in ünlü İranlı yönetmen Bahman Ghobadi'nin filminde birlikte oynayacakları büyük oranda kesinleşmiş. Filmde ayrıca Monica Belluci de rol alacakmış.(Beyler yaşadınız hadi, en beğenilen 3 kadın aynı filmde yani!!). İsminin "Gergedan Mevsimleri" olması düşünülen filmin kadrosunda Belçim Bilgin Erdoğan da olacakmış ve çekimlerine Mart ayında başlanıyormuş, mekan olarak da ağırlıklı olarak Türkiye belirlenmiş, ayrıca belki bazı sahnelerin İran ve Yunanistan'ın Mykonos adasında olma durumu da varmış.(Benim en beğendiğim, en güzel ve eğlenceli Yunan adası olan Mykonos'dan önümüzdeki aylardan birinde 'Ayın Mekanı' olarak mutlaka bahsedeceğim). Cannes Film Festivalinde de gösterilmesi planlanan filmde ayrıca Caner Cindoruk ve Mehmet Akif Alakurt'un oynama ihtimalleri de varmış. Aslında Kenan İmirzalıoğlu'na da teklif yapıldığı haberleri dolaşıyor etrafta. Ne kadar doğru bilemeyeceğim ama bir rivayete göre Ezel dizisinin çekimlerinin yoğunluğu nedeniyle Kenan'ın bu teklifi kabul edemediği söyleniyor, başka bir rivayete göre de filmin İngilizce çekilmesi düşünüldüğünden Kenan'ın İngilizcesi yeterli olmadığı için mecburen reddettiği konuşuluyor.
Kıvanç Tatlıtuğ, “Titanik” ve “Avatar” gibi filmlerin ünlü yönetmeni James Cameron’ın yapımcılığını üstlendiği, 4 Şubat’ta vizyona girecek “Sanctum” adlı filmin 27 Ocak’ta Los Angeles’ta düzenlenen galasına özel olarak davet edilmiş. Kıvanç orada hem James Cameron’la hem de dünya yıldızlarıyla tanışma fırsatı bulmuş. James Cameron, Kıvanç'ın rol aldığı “Gümüş “, “Aşk-ı Memnu” ve “Ezel” dizilerinden oluşan kısa videosunu izledikten sonra yakışıklı oyuncuya övgüler yağdırmış. Özellikle “Ezel”de canlandırdığı Sekiz karakteriyle, daha önceki dizilerindeki yakışıklı çocuğun birden psikopat rolüne büründüğünü görünce Kıvanç’ın her kalıba girebilen etkileyici bir oyuncu olduğunu ifade ederek Türkiye ve Ortadoğu’da çok popüler olduğunu bildiği Kıvanç için “Bu adam yıkılıyor.Hem yakışıklı,hem iyi oyuncu,üstelik iyi de bir dalgıç. Daha ne olsun” demiş ve iletişim bilgilerini istemiş. Sevgili James amca, seninle tamamen aynı fikirdeyim şahsen. Hem Türkiye'de hem de Ortadoğu ve Balkanlarda çok geniş bir hayran kitlesi olan Kıvanç'cığım sanırım yakında Hollywood'a da adım atacak ve geçen seneki yazılarımdan birkaç tanesinde yazdığım gibi umuyorum ki yakın bir gelecekte adını tüm dünyaya da duyuracak. Tabii bu kadar gözde olunca mutlaka nazar değiyor, zavallı çocukcağız geçen hafta basketbol oynarken yan bağlarını koparmış ve ABD'ye koltuk değneğiyle gitmiş, neyseki ABD'de tedavi görüp dönüşte değneklerini atmış. Bu arada Kıvanç Tatlıtuğ bu hafta Çarşamba gecesi 00:30'da Star'da yayınlanacak olan Cengiz Semercioğlu'nun sunduğu Full Ekran programına konuk olacakmış. O programda Los Angeles seyahatinin detayları konuşulabilir, Kıvanç hayranları kaçırmasınlar :)
Angelina Jolie ve Brad Pitt, çocuklarının ısrarı üzerine 23 Kasım'da Seyşeller'de yerel geleneklere göre evlenerek yeni yıla evli girmiş, bu yıl içinde de resmi nikah yapmayı planlıyorlarmış. Ağlamak istiyorum gerçekten, Brad&Angelina Kasım'ın 23'ünde düğün yapıyor, ben de 21'inde Seyşeller'den ayrılıyorum, iyi mi!! Bilseydim kesinlikle kalışımı uzatır, ne yapar ne eder o düğün törenine giderdim, kapıdan almasalar en kötü ihtimalle denizden sürat teknesiyle, yüzerek falan ulaşırdım vallahi:) Böyle bir şans yok yaa, belki de aynı tarihlerde aynı adadaydık da haberimiz yoktu, acayip üzüldüm şahsen, Brad'im Pitt'imi 2 günle kaçırdım. Bundan 10 yıl önce de Tom Cruise'u 2 saatle kaçırmıştım. Los Angeles'da Hollywood Bulvarında dolaşırken Chinese Theatre'in önünde bir kalabalıklaşma görmüştüm ama basiretim bağlandığı için ne olduğunu sormamıştım(oysa beni tanıyanlar bilir, normalde gayet meraklı bir tipimdir). Biraz daha dolaşıp yorulunca arkadaşımın evine geri dönüp televizyonu açmıştım. Keşke açmamış olsaydım, zira o esnada Chinese Theatre'in önünden canlı bağlantıyla 'Kaptan Corelli'nin Mandolin'i filminin galasına katılan Penelope Cruz ve o zamanki sevgilisi Tom Cruise ile diğer başrol oyuncusu Nicholas Cage'in halkın arasındaki röportajları yayınlanıyordu. Tabii benim o anda televizyon karşısındaki saç baş yolma halimi tahmin edebiliyorsunuzdur herhalde. Neyse Allah'ın hakkı 3'tür, 2 kez kaçırdım belki üçüncü de bir Hollywood yakışıklısına denk gelirim, belli mi olur :)
ATV büyük bir stratejik hata yaparak Cuma akşamı yayınladığı Gönülçelen ve Kızım Nerede dizilerinin saatlerini değiştirdi ve Kızım Nerede dizisini 20:00, Gönülçelen'i ise 22:00 kuşağına aldı. Seyahat ve toplantı trafiğim yoğunlaştığı için her ne kadar 22:00 kuşağı benim işime daha çok gelse de bu değişim kanala hiç yaramadı. Yeni başlayan dizilerini tutundurmak için garanti gördüğü Gönülçelen'in saatiyle birkaç kez oynayan ATV yine aynı hatayı yapıp kendi ipini kendisi çekti ve Kızım Nerede dizisiyle prime time'da tek kelimeyle yere çakılıp geçen haftalara göre çok ciddi reyting kaybetti. Benzeri durumlar daha önce de defalarca yaşanmıştı; geçen seneden bu yana Kapalıçarşı, Samanyolu, Kılıç Günü ve Kızım Nerede gibi Cuma akşamına koyduğu öbür dizilerinin reytinglerini yükseltebilmek için Gönülçelen'in saatini 22:00 ile 20:00 arasında birkaç kez değiştiren, diğer diziyi erken yayına sokmak için bazı haftalar Gönülçelen'i özetsiz yayınlayan ATV bütün denemelerinde başarısız oldu, adı geçen diğer dizilerin hepsi bir süre sonra yayından kaldırıldı ama kanal hala akıllanmadı. Hep yazdığım gibi Cuma akşamı dizi rekabetinin en yoğun olduğu gün ve ATV'nin rakip diziler karşısında mücadele edebilen tek dizisi de Gönülçelen. Bu saat değişiminden Gönülçelen pek etkilenmedi, reytinglerini koruyor, çünkü Gönülçelen'in çok sadık ve kemikleşmis bir seyircisi var ve diziyi gece yarısına da koysalar izleniyor. Dolayısıyla ATV'nin bu hatasından çok kısa bir zamanda geri dönmek durumunda kalacağını ve 1-2 hafta içinde Gönülçelen'i tekrar geniş özetiyle beraber 20:00 kuşağına çekeceğini düşünüyorum. Kızım Nerede dizisini de ya 22:45'e falan alacak ya da gününü değiştirecek, yoksa bu dizinin de sonu gelecek.
Neyse saati konusunda ne yapacağını kanal yönetimi düşünedursun biz dizimize odaklanalım; Gönülçelen'in son 2 haftasında, Levent ile nişanlanan Hasret'in pişmanlık hallerine ve Murat'la yaşadığı karşılıklı kıskançlık sahnelerine şahitlik ettik. Bu bölümlerde özellikle Cansel ve Tuba'nın oyunculukları ve yaşadıkları karmaşık duyguları bize hissettirebilme becerileri oldukça başarılıydı. Ayrıca son bölümde Hasret'in albüm kapağının çekimleri sırasında Tuba'nın güzelliği de görülmeye değerdi. Dizinin 2. sezonunun başlangıç fragmanında yer alan şu sözler aslında bu sezonun nasıl geçeceğinin habercisi gibiydi: "Herkes aşık olur, herkes sever, ama hiç kimse onlara benzeyemez." Hakikaten birbirlerine sırılsıklam aşık olan bu iki inatçı keçinin aşkı hiç kimseye benzemiyor; ne imkansız aşkmış kardeşim, kavuşmalarını beklemekten herkes kabız oldu vallahi!! Yine son bölümde Hasret'i kıskanan Murat'ın elini kesmesi üzerine Hasret'in ona yara bandı yapıştırdığı bir sahnede de Teoman'ın Gönülçelen şarkısının sözleri geldi aklıma;
Gönülçelen gönülçelen
Hem kırıcı hem kırılgan
Yordun beni gönülçelen
Hem yara bandım hem yaram
Bitsin artık gönülçelen.
Hey senaristler, size sesleniyorum; gerçekten bitsin artık bu işkence ve kavuşsun artık bu aşıklar yaa, yeter yani, neredeyse 40 bölüm oldu. Neyse gelen tüyolar birkaç bölüm içinde dananın kuyruğunun kopacağını ve beklenen kavuşmanın yakında gerçekleşeceğini bildiriyor. Bu arada dizi kadrosuna Begüm Kütük de Fransa'dan gelen Ceren karakterini canlandırmak üzere dahil oluyormuş ama neyseki Hasret ile Murat'ın arasına girecek bir rolde olmayacakmış. Tüyolara göre Hasret biraz uzaklaşmak ve kafasını toplamak için Şile'ye gidecekmiş. Murat da onun peşinden gidiyormuş. Murat ve Hasret arasında orada bir yakınlaşma olacakmış. Sonra Levent de Şile'ye gelip Hasret&Murat'ı birlikte görünce elini çabuk tutması gerektiğini anlayarak hemen nikah tarihini alacakmış ve düğün hazırlıklarına başlayacakmış. Bakalım kızımız Hasret o nikah masasına oturacak mı, eğer oturursa evet diyebilecek mi, yoksa nikahtan kaçacak mı, bu esnada Murat acılar içinde bestesini yapacak mı, son dakikada bunu Hasret'e dinletebilecek mi?? gibi gibi çok bilinmeyenli bir denklem var önümüzde, izleyip göreceğiz bakalım, hadi hayırlısı. Unutmayalım maç 90 dakikadır ve bence bu senaristler bize son dakikaya kadar kalp çarpıntısı yaşatacaklardır. Umarım Sevgililer Günü için güzel bir sürpriz düşünürler bari...
Tuba Büyüküstün Marie Clarie dergisinin Şubat sayısına kapak olmuş ve güzel resimler eşliğinde samimi bir röportaj da vermiş. Bu röportajın tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. Bu arada geçen hafta içinde Ortadoğu'da reklam yüzü olduğu Pantene firmasının bir organizasyonu için iki günlüğüne Fas'ın Casablanca şehrine gitmiş ve Mısır'dan sonra Fas'ı da fethetmiş. "Asi" ve "Ihlamurlar Altında" gibi dizilerinin yayınlanmasının ardından Ortadoğu ve Fas'ın en sevilen oyuncularından biri haline gelen Tuba, hayranlarının yoğun ilgisiyle karşılaşmış. Tanıtım için düzenlenen basın toplantısına Fas'ın geleneksel kıyafetiyle katılması da çok beğeni toplamış. Oradayken birçok TV kanalı ve gazeteye röportaj veren Tuba ayrıca Fas Çocuk Esirgeme Kurumunu da ziyaret etmiş. Aferin Tuba sana, ülkemizin bundan güzel tanıtımı olmaz sanırım. Bu arada ünlü "Casablanca" filminin çevrildiği bu şehre dair anılarımı düşündüm de okyanus kenarında yer alan 2. Hasan Cami dışında pek de kaydadeğer birşey hatırlayamadım doğrusu. O nedenle görülmesi gereken yerler listesinde öncelikli mekanlardan birisi olmaz...
http://www.facebook.com/TubaBuyukustun#!/notes/tuba-buyukustun/tuba-buyukustunun-guzelligi-bir-efsane/10150097225021801
Geçen hafta Cansel Elçin'in de röportajı Habertürk gazetesinde yer aldı. Kendisiyle ilgili merak edilenleri tüm içtenliği ile cevaplandırdığı röportajında Cansel Fransa'dan Türkiye'ye geliş öyküsünü, bundan önce yer aldığı Kırık Kanatlar ve Hatırla Sevgili dizileriyle şu anda oynadığı Gönülçelen hakkındaki görüşlerini ve dizilerdeki partnerleri Beren Saat ve Tuba Büyüküstün ile ilgili düşüncelerini açıklamış. Röportajın tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
http://www.haberturk.com/medya/haber/595495-cansel-elcin-hayranlari-icin-anlatti
Fatmagül’ün Suçu Ne dizisi geçtiğimiz bölümlerde biraz yavaş ve durağan seyrediyordu ama son 2 bölümde bayağı hareketlendi. Özellikle Fatmagül’ün suskunluğuna son verip kendisine tecavüz eden çocuklardan intikam almaya karar vermesi ve ardından zengin tayfasının kızcağıza ve Kerim'e bunun hesabını sorması ile olaylar çetrefilli bir hal aldı. Bu arada Kerim'in Fatmagül’ü koruma çabası ve Mustafa'ya da tecavüz olayını itiraf etmesiyle heyecan iyice arttı. Bu haftaki bölümde Fatmagül ile Mustafa'nın karşılaşmalarını izleyeceğiz, bakalım aralarındaki diyaloglar nasıl olacak ve Fatmagül kendisine arka çıkmayan Mustafa'yı affedebilecek mi, ayrıca son haftalarda kendisine sürekli iyilik yapan Kerim'e karşı yumuşayacak mı ?? Bu arada Beren'in ve diğer karakterlerin oyunculuklarının da oldukça başarılı olduğunu söyleyeyim..
Ezel dizisi de son haftalarda biraz ivme kaybetti, buna paralel olarak reytingleri de bir miktar düştü. Bu reyting kaybını diziye Bade karakteri ile sonradan katılan Berrak Tüzünataç'a bağlayanlar bile var. Özellikle Ezel fanatikleri Eyşan'a çok sinir olsalar da yine de Ezel-Eyşan aşkının bitirilmesi ve Ezel'in Bade'ye aşık edilmesine tepki gösteriyorlar ve bu durumun seyirciyi diziden soğutan bir faktör olduğunu düşünüyorlar. Ama tabii Ezel'i elinden kaçırma riskine karşı bizim tanıdığımız şeytan Eyşan kesinlikle boş durmayacaktır ve mutlaka harekete geçerek yeni hamleler yapacaktır.
Muhteşem Yüzyıl yine son hızıyla devam ediyor. Bu arada dizi kadrosuna Macar Victoria rolünü canlandırmak üzere Saadet Işıl Aksoy da dahil oluyormuş. Senaryo yazarı Meral Okay diziye zaman zaman konuk oyuncuların katılacağını belirtmiş, ayrıca Kanuni'nin 46 yıllık iktidarını anlatmayı planladıkları dizinin kısmet olursa dört sezon kadar devam etmesini umduklarını, ilk sezonda beş yıllık dönemi anlatacaklarını söylemiş.
Kanal D’de Pazar günleri ekrana gelen “Türkan” dizisi Çarşamba akşamları saat 22:30’a alındı. En son yazımda tüyolara göre Türkan'ın gelinlik giyeceğini belirtmiştim hatırlarsanız. İşte bu bölümde, Orhan olmadan yapamayacağını anlayan Türkan ailesini karşısına alarak onun peşinden Çorum'a gidip aşkını bir kez daha itiraf ederek sonunda Orhan'la evleniyormuş. Ama Türkan'ın evliliğiyle yıkılan babası Fasih Bey hastalanıyormuş ve ardından gelen kara haber tüm aileyi yasa boğacakmış. Demek ki bu bölümde hem mutluluk hem de hüznü birarada izleyeceğiz.
ATV'nin Bitmeyen Şarkı dizisi en son olarak Pazar akşamları saat 22:30'da yayınlanmaya başladı. Böylece dizinin 4. kez yayın günü/saati değişmiş oldu. Dizide Bergüzar Korel'in canlandırdığı Feraye karakteri bir süre ara verdikten sonra tekrar sahnelere döndü, ancak bu defa pavyonda değil daha nezih bir barda şarkı söylüyor. Üstelik bu kez hem kostümlerinin hem de şarkılarının tarzı da tamamen değişti, fantazi müzikten pop müziğe dönüş yaptı. Bu tip şarkılar Bergüzar'ın sesine çok daha fazla yakışmış. Dizinin setini de İzmir Urla'dan İstanbul'a taşımışlar. Ayrıca diziye Feraye'nin çalıştığı barın sahibi olarak Hakan Eratik de dahil oldu. Aşağıdaki linkten dizide Bergüzar'ın kendi sesiyle gayet başarılı bir şekilde söylediği "Ömrüm Yeter mi Sevmeye" isimli oldukça hoş bir şarkıyı dinleyebilirsiniz.
http://www.youtube.com/watch?v=DrkrQu3gK8M
Geçen hafta içinde Eyvah Eyvah 2 filmine gittim. İlki kadar çok gülmesem de yine de oldukça keyifli, naif ve komik bir filmdi. Demek ki hiç küfür veya belden aşağı espri olmadan ya da güldürmek adına salakça hareketler yapılmadan da komik bir film çekilebiliyormuş, bu filmi o nedenle seviyorum. Film boyunca Ata Demirer, Demet Akbağ ve Özge Borak çok şekerlerdi. Bu arada Ata Demirer ile Özge Borak arasında da bir aşk başlamış ve Ata tarafından bu ilişki doğrulanmış. Geçen yaz Kaş'da aynı teknede birlikte dalış yaptığımız Özge çok sempatik bir kız, umarım Ata ile mutlu olur.
İzlemeyi istediğim bir başka film de bu hafta 4 Şubat'ta vizyona girecek olan Ömer Faruk Sorak’ın yönetmenliğini üstlendiği, başrollerini benim çok beğendiğim Mehmet Günsür ile Belçim Bilgin'in paylaştığı 'Aşk Tesadüfleri Sever' filmi. Altan Erkekli, Ayda Aksel, Yiğit Özşener gibi oyuncuların da yer aldığı filmde ayrıca Cansel Elçin de konuk oyuncu olarak sanırım Fransız bir yönetmeni canlandıracakmış. İlk kez altı yaşında birbirlerini görüp aşık olan iki kişinin, otuzlu yaşlarında tesadüfler sonucu birbirlerini tekrar bulmalarının konu edildiği filmin bir de soundtrack albümü olacakmış. Bu albümün en büyük sürprizi ise Mehmet Günsür’ün seslendirdiği 'Eylül Akşamı' şarkısı olmuş. Söz ve müziği Bülent Ortaçgil’e ait olan şarkıda Mehmet Günsür çok başarılı bir performans sergiliyor. Aşağıdaki linkten izleyebileceğiniz bu şarkının klibinde ayrıca filmden görüntüler de var.
http://www.gecce.com/video-galeri/mehmet-gunsur-belcim-erdogan-icin-sarki-soyledi-3802.html
Bir yazının daha sonuna geldik. Ben bu hafta boyunca Fransız Alp'lerinde kayakta olacağım. Belki önümüzdeki yazılarımdan birinde "Ayın Mekanı" köşesinde bu seyahatimi anlatırım. Şimdilik hoşçakalın...
mektup 6, 7, 8, 9
-
Ç: Merhaba, Şili'ye tur var mı acaba?
Özlem: Bilmem. Acenta yetkilisine mi benziyorum?:)
Ç: Bilmem burs falan denince öyle sordum.
- alaka kurmaya çalışma...
13 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder