3 haftalık bir aradan sonra tekrar merhabalar arkadaşlar. Son dönemde işlerin yoğunluğu nedeniyle yazı yazmaya pek vakit bulamamıştım, ancak fırsatım oldu. Bu süre zarfında Orada neler oldu neler, bir göz atalım isterseniz;
Geçen haftanın en ses getiren olayı Tuba Büyüküstün'ün sevgilisi Sami Saydan'dan ayrılması haberiydi. Sami Saydan gazetelere verdiği röportajda Tuba'ya 2 kez evlenme teklif ettiğini ve bu tekliflerin kabul edilmediğini belirtmiş, kullandığı ifadelere bakılacak olursa bu ayrılıkla adam bayağı dağılmışa benziyor. Bu ayrılığın ardından Tuba'nın Gönülçelen'deki rol arkadaşı Cansel Elçin ile birlikte olduğu dedikoduları ortalıkta dolaşıyor. Vallahi haber doğruysa hiç üzüldüğümü söyleyemeyeceğim şahsen. Zira daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bu güzelim kızın çok daha yakışıklı adamları hakettiğini düşünüyorum. Aslında böyle düşünen sadece ben değilim, bu haberin ortaya çıkması ile birlikte bütün gazete ve internet forumlarında millet neredeyse sevinç çığlıkları atıyor. Her ne kadar bu aralar Gönülçelen'de Hasret ve Murat bir türlü birleşemiyorlarsa da gerçek hayatta Tuba ile Cansel'in yaklaşık 4 aydır birlikte oldukları konuşuluyor, hatta Tuba'nın oturduğu sitedeki komşuları ikisini sıklıkla birlikte gördüklerini falan söylüyorlarmış (Ayol bunlar nasıl komşuysa kızcağızı hemen ispiyonlamışlar, ayıp denen birşey var yani).Hatırlarsanız Haziran başında yazdığım bir yazımda gazetelerde yer alan Tuba ile Cansel'in set dışında da birlikte takıldıkları ve oldukça samimi oldukları haberlerini iletmiştim. Ağustos'da bir gazeteye verdikleri röportajda "sette siz birbirinizin en yakın arkadaşı mısınız?" sorusuna Tuba'nın "Cansel ile konuşurken birbirimizin cümlelerini tamamlıyoruz" ve Cansel'in "Ben en başından beri Tuba'yı çok eskiden beri tanıyor hissi yaşadım" şeklinde verdikleri yanıtlar da çok manidar tabii!! Bu ikili arasındaki aşk haberleri 3 yıl öncesine dayanıyor aslında, o zamanlarda da aralarında birşeyler olduğu yazılıp çizilmişti. Artık hayırlısı bakalım, bu haberlerin doğru olup olmadığı önümüzdeki günlerde netleşir nasıl olsa.
Neyse Gönülçelen'in bu hafta yayınlanan son bölümünde duygu yüklü birçok sahne izledik. Özellikle engelli çocuklara destek olmak amacıyla yapılan yardım konseri ve engelli gençlerden oluşan Düşler Akademisi'nin sergilediği perküsyon performansı çok anlamlıydı. Gönülçelen ekibini bir süredir devam ettikleri bu sosyal sorumluluk anlayışlarından dolayı gerçekten tebrik etmek gerek. Müziği bırakan Murat hoca da bu yardım konseri için sadece bir seferlik piyanonun başına geçti. Bu sahnede Cansel Elçin'in piyanistleri aratmayan performansı görülmeye değerdi doğrusu. Bütün hıncını sanki piyano tuşlarından çıkarmaya çalışıyor gibiydi, oldukça başarılı bir oyunculuk sergiledi. Çok etkileyici başka bir sahne de Hasret ve annesi Saime'nin barıştığı ve ağlayarak kucaklaştıkları anlardı. Eminim birçok kişinin gözleri dolmuştur. Hasret-Murat cephesinde ise yine durum oldukça gergin. Kıskançlıktan gözü dönen Murat hoca Hasret'in yüzüne telefonları,kapıları kapatıp duruyor, en sonunda kızcağızı sahneden de kovdu, bu hareketi de bardağı taşıran son damla oldu. Sanırım artık bundan sonra Hasret kılıçları kuşanacak. 29 Ekim Cuma akşamı yayınlanacak yeni bölümün fragmanında Hasret, Murat hocanın arabasının önünü kesip gözünden ateşler saçarak ve eliyle arabaya vurarak Murat'a ağzına geleni söylüyor. Nihayet eski cazgır Hasret geri dönüyor, yürü be Hasret, arkandayız!! Fragman asağıdaki linkte..
http://www.izlesene.com/video/gonulcelen-dizisi-26bolum-fragmani-atvdizilercom/2730867/facebook
Cansel Elçin Sertab Erener'in “Bir Damla Gözlerimde” adlı şarkısının klibinde oynamış. Aşağıdaki linkten seyredebileceğiniz klipte Cansel her zamanki gibi çok hoş ve karizmatik çıkmış ama Tuba'dan sonra Sertab'la pek olmamış.
http://www.izlesene.com/video/cansel-elcinli-bir-damla-gozlerimde-klibi/2661931
Tuba son 1 yıldır Türkiye ve Ortadoğu'da tanıtım yüzü olduğu Pantene’in yeni reklam kampanyası için geçmişten geleceğe saç biçimleri konseptiyle; 1960’lı yıllardan günümüze ve 2020 yılındaki uzay çağı saçları ile pozlar vermiş. Maşallah yine çok güzel, özellikle 1960 model saç şekliyle verdiği masum pozu çok beğendim.
Ezel bu ay Cannes'da düzenlenen 'C21 MEDIA ve FRAPA' format yarışması ödül töreninde 'En İyi Senaryo Ödülü'nü almış. Tüm dünyadan bir çok yapım şirketinin katıldığı yarışmada dünya genelinde yapım sektöründe tanınmış 35 bin kişi tarafından yapılan oylama sonucu en iyi senaryo ödülüne layık görülen Ezel böylece büyük bir başarıya daha imza atmış oldu. Ezel'de beklendiği gibi Sekiz karakteri 4 bölüm sonra öldürüldü ve ne yazık ki Kıvanç'ın dizideki rolü de bitti. Ama bu durum reytinglere olumsuz yansıdı ve son 2 haftada dizinin reytingi düştü. Ayrıca Sekiz'in ölümü kimsenin hoşuna gitmedi, onbinlerce insan internette Sekiz'in diziye tekrar dönmesi için kampanya başlatmış. Kıvanç önümüzdeki günlerde yurtdışına eğitime gideceğini söylüyor ama belli mi olur, bakarsınız birgün tekrar Sekiz aramıza döner. Zaten dizide de bence açık bir kapı bırakıldı. En son Sekiz'i ambulansa koyarlarken gördük, öldüğüne dair bir cenaze töreni falan izlemedik. Alışığız nasıl olsa öldüğü düşünülen karakterlerin belli bir süre sonra tekrar hortlamasına.
Geçen hafta konuşulan bir diğer aşk dedikodusu da Kıvanç Tatlıtuğ ve Beren Saat arasındaydı. Aşk-ı Memnu'nun senaristinin doğum günü partisinde bir araya gelen ikilinin samimi halleri nedeniyle aralarında birşeyler olduğu yazıldı. Aslında bu dedikodular yaklaşık 1 yıldır zaman zaman ortaya çıkıyor, sonra konu tekrar kapanıyor. Bu sefer de Beren ve Kıvanç'ın açıklamaları ile böyle birşeyin olmadığı ve Beren Saat'in yönetmen sevgilisi Levent Semerci ile ilişkisinin devam ettiği dile getirildi. Artık kim doğru söylüyor bilemiycem ama son durum budur...
Korktuğum şey oldu ve Fatmagül'ün külotlarından sonra şişme bebeklerinin de yakında satışa çıkarılacağı duyuruldu. Hey Allahım nasıl bir ülkede yaşıyoruz yaa, gerçekten sinirlerim zıplıyor!!! Bakalım bu konuyla ilgili daha neler göreceğiz. Bu arada Kadın Platformu dernekleri, kadına tecavüz ve aşağılamayı ön plana çıkardığı gerekçesiyle Fatmagül'ün Suçu Ne? dizisinin yayından kaldırılması için imza kampanyası başlatıp TBMM'ye şikayette bulunmuşlar. Bu sene daha çok sayıda Fatmagül haberi duyarız bence...
Geçen hafta BKM Mutfak ekibinin 'Çok Güzel Hareketler Bunlar' oyununa gittik. O akşam TV çekimi de vardı. Normalde ben bu programı izlemediğim için tiplemeleri pek tanımıyorum, ama bazı oyuncular oldukça başarılı idi, özellikle Ersin, Eser, Büşra ve Oğuzhan öne çıkan isimlerdi. 6 değişik skeç sergilediler. Bunlardan 2-3 tanesi güzeldi, diğerlerine pek güldüğümü söyleyemeyeceğim. İyi olan skeçlerden 'Var mısın Yok musun' dün akşamki programda gösterildi, sanırım kalan diğer skeçleri bu hafta Pazar akşamı yayınlanacak bölümde izleyeceğiz. Bunlar içinde bence en iyisi Shakespeare'in ünlü 'Macbeth' oyununu canlandırdıkları skeçti. Yılmaz Erdoğan artık Mutfak ekibini kendi kanatları ile uçmaları için yalnız bırakmış, o nedenle orada yoktu. Ama izleyiciler arasında Özge Özberk (Gora, Babam ve Oğlum filmlerinde, Çemberimde Gül Oya, Kırık Kanatlar, Yol Arkadaşım gibi dizilerde oynayan oyuncu) ve kardeşi Özgür Özberk ile bu yıl Altın Portakal'da en iyi erkek oyuncu ödülünü alan Serkan Ercan vardı.
Bitmeyen Şarkı'nın reytingleri iyi olunca günü değişti ve Salı akşamları 2.kuşaktan, Cumartesi akşamları reytingleri hiç iyi gitmeyen Adanalı dizisinin yerine 1.kuşağa (saat 20:00) terfi etti. Bergüzar Korel'in canlandırdığı Feraye karakterinin Bülent İnal'ın oynadığı Yaman ile evlenmesi üzerine bir pavyon şarkıcısıyla evlendiği için Yaman'ın ailesi ayağa kalktı. Feraye'nin Yaman'ın ailesine kendisini kabul ettirebilmek için pavyon şarkıcısı olmaya nasıl mecbur kaldığını anlattığı sahne bayağı ağır dramdı. Bergüzar yaşadığı acılı geçmişi anlatırken ağla ağla bir hal oldu, muhtemelen ekran başındakiler de onunla birlikte ağlamıştır, zira oldukça gerçekçi ve başarılı bir sahneydi. Bu arada Adanalı dizisi de Pazar akşamı saat 22:30'a alındı. Ama burada da reytingleri yine hiç iyi değil. Sanırım bu dizinin de bitişi yakındır.
Dizi rekabetinin en yoğun yaşandığı gün Cuma akşamları. Bütün kanallar en iddialı dizilerini Cuma'ya koyuyorlar. Kanal D'nin iyi reyting alan dizilerinden Kavak Yelleri ve Star TV'ye kaydırdıkları Geniş Aile'yi de yeni sezonda Cuma akşamına aldılar. Diğer günlerde ortalama 4-5 dizi yayınlanırken Cuma akşamları şu anda prime time 1. ve 2. kuşakta toplam 8 dizi var, şimdi bir de Show TV'de başlayacak olan 'Karadağlar' dizisi de 5 Kasım Cuma akşamı saat 8'de yayınlanacakmış, böylece 9 dizi aynı akşam yarışacak. Gönülçelen olduğu sürece benim açımdan başka bir dizinin hiç şansı olmadığını daha önceki yazılarımda yazmıştım. Nitekim Star TV'deki Umut Yolcuları dizisi tutunamadı ve günü-saati değişerek Cumartesi 22:30 oldu, Deli Saraylı dizisinin saati de 20:00'den 22:00 kuşağına alındı. Bakalım Karadağlar dizisinin akibeti ne olacak??
Tarkan, National Geographic kanalının hazırladığı “Büyük Göçler” adlı belgeselin seslendirmesini yapmak üzere geçenlerde Kenya'ya gidip Masai Mara bölgesinde 8 günlük safari yapmış ve belgesele konu olan hayvanların göç yollarını kendi objektifiyle görüntülemiş. Bu belgesel 7 Kasım'da tüm dünyayla aynı anda Türkiye'de de yayınlanacakmış. Bu çocuğun doğayı koruma ile ilgili çabalarını takdir ettiğimi de belirtmeden geçemeyeceğim. Gerçi benim takdir etmem ne kadar önemli bilemiycem ama yine de söyleyeyim dedim :)
Bu haftalık aktaracaklarım bu kadar, uzun bir ara verince yazı da biraz uzun oldu, bir sonraki yazıya kadar şimdilik hoşçakalın...
mektup 6, 7, 8, 9
-
Ç: Merhaba, Şili'ye tur var mı acaba?
Özlem: Bilmem. Acenta yetkilisine mi benziyorum?:)
Ç: Bilmem burs falan denince öyle sordum.
- alaka kurmaya çalışma...
13 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder